2025.11.13 18:05 Son Güncellenme: 2025.11.13 19:38 - GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman ortak basın toplantısında önemli açıklamalarda bulunuyor.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkan satır başları:
KKTC'de 19 Ekim 2025 tarihindeki seçimler huzur içinde gerçekleşti. Sayın Cumhurbaşkanına yeni görevinde Cenab-ı Allah'tan muvaffakiyetler diliyorum. İki gün sonra 42'inci kuruluş yıl dönümünü idrak edeceğimiz kurtuluş gününü idrak ediyoruz, bu müstesna gününü tebrik ediyorum. Milli davamız Kıbrıs adil, kalıcı ve adadaki gerçeklere uygun bir çözüme ulaşılmasına yönelik mücadelemize Sayın Erhürman ile eşgüdümlü bir şekilde sürdüreceğiz.
"KIBRIS DAVASINDAKİ DURUŞUMUZ NETTİR"
Sayın Cumhurbaşkanı ve heyeti ile kapsamlı ve verimli bir görüşme yaptık. Kıbrıs meselesi için gelecek dönemde atılabilecek adımları değerlendirdik. Kıbrıs davasındaki duruşumuz nettir, bu sorunun çözümsüz kalışında Rum tarafının Kıbrıs Türklerinin egemen eşitliği ve eşit uluslararası statüsünü ret etmeleri vardır. Rum tarafı, ne siyasi gücü ne de ekonomik refahı adadaki Türklerle paylaşmak istemiyor, buna asla yanaşmıyor. Rum tarafı, Kıbrıs için çözümü 1963'te silah zoruyla ele geçirdiği ve bugün için hükmü kalmamış ortaklık devletinde Kıbrıslı Türkleri Azınlık konumuna indirgemekte görüyor. Bunda BM Güvenlik Konseyinin Kıbrıs meselesi konusunda yapılan yanlışların ve Annan Planını ret etmesine rağmen Rum yönetimini üye olarak kabul eden AB'nin de hatası olduğunu akılda tutmamız gerekiyor. Rum tarafına sunulan rehavet Kıbrıs Türklerinin hak mağduriyetine uğramasına neden olmuştur.

"GERÇEKÇİ ÇÖZÜM ADADA İKİ DEVLETİN OLMASINDAN GEÇİYOR"
Sayın Cumhurbaşkanı bu süreci iyi bilmektedir. Bu tecrübeler ışığında Rum tarafına verdiği mesajlarda Kıbrıs Türkünün egemen eşitliğinden taviz verilmeyeceğini vurgulamasını isabetli buluyorum. Bir sonuca varılamayan müzakerelere sırf dostlar alışverişte görsün diye devam etmeyeceğimizi Rum tarafının 2017'de masayı terk etmesi ile çökmesinin ardından ortaya koymuştur. Kıbrıs Türk tarafıyla bu anlayışımızı muhafaza ediyoruz. Kıbrıs meselesine en gerçekçi çözümün iki devletin bir arada olması gerektiğine inanıyoruz. Adadaki iki halkın arış, refah ve emniyet içinde yan yana yaşanabileceğine dair tutumumuzu sürdürüyoruz. Bu doğrultuda samimi gayretlerimizi sürdüreceğiz. Bugün farklı bir uluslararası konjektür ile karşı karşıyayız. Dünün güneşiyle bugünün çamaşırı kurutulamaz, eski dönemin ezberleri ile iğne ile kuyu kazamaya çalışmak bizi bir yere göstermez. Kıbrıs Türkünü cesaretini ve çözüm anlayışını dilerim karşı taraftan da görürüz. Sayın Cumhurbaşkanı ile aramızdaki iş birliğini daha da hızlanması için yapabileceklerimizi de ele aldık. Refahını arttırmak, gündelik hayatını kolaylaştırmak ve on yıllardır maruz kaldıkları tecritten daha az etkilenmelerini sağlamak için hayata geçirebilecekleri projeleri değerlendirdik. Yardımcım Cevdet Yılmaz Bey'in koordinasyonunda bu gayretlerimiz sürecektir. KKKTC'nin uluslararası alanda temsil edilebilmesi ve sesini ve uğradığı haksızlıkları dünyaya duyurabilmek için siyasi ve diplomatik gayretlerimiz eşgüdüm halinde devam edecektir. Anavatan garantör olarak Kıbrıs Türk halkını asla yalnız bırakmayacağız. KKTC'nin ilanını bir kez daha içtenlikle tebrik ediyor, vatan için toprağa düşen şehitlerimizi ve KTTC davasının önderlerini şükranlarımı sunuyorum.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Tufan Erhürman, ortak basın toplantısında şunları söyledi:
"Sayın Cumhurbaşkanına nazik davetleri ve misafirperverlikleri için teşekkür ederim. Geride bıraktığımız 10 Kasım tarihinin münasebetiyle Mustafa Kemal Atatürk'ü bir kez daha saygı ve minnetle anar, 11 Kasım tarihinde yaşanan elim uçak kazasında hayatını kaybeden şeyhlerimize Allah'tan rahmet, yaslı ailelerine, sevenlerine kendim ve halkım adına baş sağlığı ve sabır dilerim."
Dünyada herkesin bildiği gibi KKTC-Türkiye ilişkileri başka devletlerle ilişkilerimizle kıyaslanamayacak kadar özeldir. KKTC Cumhurbaşkanları her dönemde ilk ziyaretlerini Türkiye'ye yapmışlardır. Bu elbette KKTC'nin yeni Cumhurbaşkanı olarak benim dönemimde de böyle olacaktır. Bugün bu ziyareti yapıyor olmaktan son derece mutluyum. Belirtmek isterim ki kardeşlik bağlarımızı ve ülkemi halkımı Türkiye kamuoyunda daha bilinir kılmak benim için en önemli çalışmalardan biri olacaktır.
Özellikle Kıbrıs'ın güneyinde silahlanmanın arttığı dönemde Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin çalışmalarda dün olduğu gibi bugün de önemlidir. Türkiye, Kıbrıs sorununun çözümüne ilişkin tüm çalışmalarda, dün olduğu gibi bugün de en önemli aktörlerin başında gelmekte. Kıbrıs Türk halkı bu statüsü gereği Kıbrıs adasının tamamında egemenlik hakkına sahiptir. 10 yıllardır çözülemeyen bir sorun vardır. Bu sorun sadece Kıbrıslı Türkler ve Rumları değil bölgede barış arayanları olumsuz etkilemektedir. Doğu Akdeniz'de çözümün yolu diyalog ve müzakeredir.
Bugüne kadar bizi sonuca ulaştırmadığı görünen yöntemlerden ders çıkarılması gerekir. Defalarca yüründüğü halde bir yere varmayan yolu tekrar yürümemiz beklenmemelidir. Çözüm iradesine sahip bir halkın bunca yıldan sonra ortaya koyduğu çözüm metadolojisidir. Kimse Türk halkının masada olmayacağını sanmasın. Kapsamlı bir masa varsa orada olacağız. O masa kurulmadıysa kazan kazan çerçevesinde çözümler için görüşme masasında olacağız.
Daha önce olduğu gibi bu dönemde Türkiye'nin açacağı diplomatik kanallardan faydalanarak, BM'de ve erişebildiğimiz her yerde halkımızın çıkarlarını savunacağız. Kimse bizi görmezden gelemeyecek yok sayamayacaktır. Dünya ile buluşmamızı kimse engellemeyecektir. Türkiye'nin her zaman yanımızda olduğunu ve gelecekte de yanımızda olacağını bilmek en büyük güvencemizdir."