Bursa
Parçalı Bulutlu
27.6°
Başka Gazete

Nilüfer'i bekleyen 900 milyonluk risk! O ruhsatlara ne olacak?

2024.05.15 12:14 Son Güncellenme: 2024.05.15 15:25

Turgay Erdem döneminde ayyuka çıkan rant iddialarıyla gündemden düşmeyen, deprem tehdidi kapıdayken 'tek imza' ile sayısız kent suçu işlenen Nilüfer'in yeni Başkanı Şadi Özdemir, dün basınla bir araya geldi.

Adaylığı açıklandıktan sonra büyük saldırılarla, yıpratma çalışmalarıyla karşılaştığını dile getirdi.

Arkasındaki gerekçeleri bildiğini kaydetti.

Aday adaylığı ve adaylık sürecinde de, başkan seçildikten sonra da rantla mücadele edeceğini söylemişti.

Hâliyle yerelde iktidarla rant ittifakı kuran isimlerin hedefindeydi.

Aynı saldırılar sürüyor, gelecekte de devam edeceği belli.

Şadi Özdemir, ahlakla bağdaşmayan kara propagandalara rağmen CHP Nilüfer örgütü ve halkın büyük desteğini alarak yüzde 59,67'lik oy oranıyla başkanlığa seçildiğinin altını çizdi.

Nilüfer Belediyesi'nin sokaktaki algısında bozukluk vardı dedi.

Bunu değiştirmeye çalıştıklarını belirtti.

Açıkçası Şadi Başkan'ın bu algıyı değiştirmek için çok uğraşması gerekli.

Zira, Turgay Erdem döneminde her yeri saran imar kanununa aykırı fahiş emsalli inşaatlar, çıkılan fazla katlar, orantısız yoğunluk artışları ile ilçe kelimenin tam anlamıyla mahvedildi.

Kamu alanları dahi müteahhitlere peşkeş çekildi.

Üstelik bu hoyratlık Kahramanmaraş merkezli büyük felaketin ardından da pervasızca devam etti.

Beton talanına uğrayan Nilüfer'de akçeli işlerin takipçileri, kaçak üretim ve depolama tesislerinin tarım alanlarını işgalini de seyretti.

Yeri gelmişken ifade edilmeli:

Nilüfer'deki olumsuz algının değişmesi için, o olumsuz algıda katkısı bulunan geçmiş dönemin uzantıları yeni görevler üstlenmemeli.

Özdemir'in toplantıdaki tarım alanlarına tek bir çivi çaktırmayacağız çıkışı kıymetliydi.

Gençler, kadınlar, dezavantajlı gruplar ve tarım alanlarına büyük hassasiyet gösterdiklerini yineledi.

Şadi Başkan'ın, Nilüfer'deki sözde kentsel dönüşümlerle ilgili sözleri de hayli kayda değerdi:

"Binaları yükselterek sorunu çözmeye çalışmışız. Biraz fazla da yükseltmişiz. Neredeyse nüfusu üç kat artırmış durumdayız. Nüfus üç kat artıyor ancak yeşil alanımız, otopark alanımız, eğitim alanımız, sağlık alanımız, sosyal donatı alanlarımız artmıyor. Bir arabanın park edeceği yere 27 arabanın park etmesi durumundayız şu anda. 30 kişilik sınıflarda 90 kişi okumak zorundayız."

Eski dönemden kalan mevcut usulsüz yapıların akıbeti en çok merak edilen konulardan biriydi.

Şadi Başkan, Nilüfer'in en büyük probleminin çözümüne ilişkin kamucu mesajlar verdi:

"Mevcutları ne yapacağız... Bazıları yapmış, ruhsat almış. Emsale uygun değil. Ruhsat bitmiş, yapı kullanma izni almış. O ruhsata uygun değil ama bitmiş, gitmiş. Almış yapı kullanma iznini. Ya da ruhsat almış, inşaat bitmemiş ya da bitmek üzere ama yapı kullanma izni yok, gelecek bunlar. Emsale uygun değil, ruhsata uygun değil. Sorunlar var. Ya da komşusu yapmış, o yapmamış, arada binalar kalmış aynı hakları o da kullanmak isteyecek. Bu da sorun. Genel olarak bu problemleri ortak bir akıl üretip çözmek lazım. Genel yasallaştırma yapmak lazım. Bu fazlalıkları yapanların bunun maddi bedellerini kamuya, belediyeye aktarması lazım diye düşünüyorum ama henüz bir çözüm bulmuş değiliz. Ne kadar bina ne durumda şu anda buna çalışıyoruz."

Nasıl oldu da bu kadar usulsüz bir şehirleşme ortaya çıktı?

Geçmiş dönemde Nilüfer'i imar özelinde felakete sürükleyenlerin imza attığı yolsuzluklar mutlaka yargıya taşınmalı.

CHP, iç denetim de başlatmalı.

Rant ağının unsurlarının partiden ihracı sağlanmalı.

Özdemir, şöyle devam etti:

"Başkan gelecek, eski ruhsatları iptal edecek gibi birçok şey konuşuluyor. Mesele yıkıp, yakmak değil de bir şeyleri çözmek gerekiyor. Bu çözümde hem kamunun çıkarlarını korumak gerekiyor hem de oradan daire almış vatandaşı mağdur etmeden çözmek gerekiyor. Kimseyi dövmek, kimseyle kavga etmek gibi bir niyetimiz yok. Kimseye de kamunun hakkını yedirmeye niyetimiz yok. Herkes kamunun hakkını korumak zorunda. Tek başına belediye başkanının çözeceği mesele değil. Bir savunma hattına ihtiyaç var. Akademik odalar, kent konseyi, sivil toplum örgütleriyle görüşmeler yapıyoruz."

Eski yönetim ardında mali açıdan da enkaz bırakmıştı.

İmar bağlamında bunca 'fazlalık' varken, belediyenin kasası tamtakır kuru bakır hâle getirildiğine göre rantın kamuya aktarılmadığı açıktı!

Şadi Başkan, konuyla ilgili sorumu şöyle yanıtladı:

"Daha önce kamuya aktarıldı ya da aktarılmadı üzerinden bir şey söylemek şu anda olanaklı değil. Sadece biraz daha haklarından daha fazla kullanıldığını görüyorum. Finansman dengeleri bozulmuş. Gelir gider dengesi bozulduğu için bazı ödemeleri yapmakta kurumumuz zorlanıyor. Bu denge bozukluğu beklediğimden daha yüksek. Bunlar hiçbir şekilde beni korkutmuyor. Biraz zamana ihtiyaç var. Belki birkaç ay bunun sıkıntısını çekeceğiz ama toparlayacağımıza inanıyorum. Borç yükümüz yüksek gerçekten. Bir hayli yüksek. Kısa vadeli borçlar çok yüksek. Bir de tabii şimdi kamulaştırmasız el atma davaları var. Burada da bir 900 milyon liralık riskimiz var. Onu da her an kazanabilirler. Kamuya aktarma kısmına geçmiş dönemle ilgili o kadar hakim olmuş değilim ama hepimizin gördüğü, duyduğu, algıladığı şeyler var. Yapılması gerekenden daha fazla yapıldığı iddiaları var. Arkadaşlarımız çalışıyor bu konuda. Kanaatle konuşulacak şeyler değil daha görerek konuşmak lazım."

Şadi Özdemir, akademik odalarla iş birliğinin ne zaman başlayacağına yönelik soruma, "Akademik odalarla iş birliğini hukuki temele oturmak istiyoruz. Danışmanlık düzeyinde olduğu zaman daha kolay bir protokol imzalarsınız geçersiniz ama bunu bir hukuki temele oturtacak bir yapı kurmak istiyoruz. Hukuki temel olmadığı zaman bazen bakılıyor, bazen bakılmıyor, bazen baktırılıyor, bazen baktırılmıyor. Ancak bunu hukuki parça hâline getirirsek daha sonra da değiştirilmesi zor olur. Biz de mecbur oluruz belediye olarak" sözleriyle yanıt verdi.

Açıkçası bu yaklaşım önemli

Sonuna kadar desteklenmeli.

Şadi Başkan'a son sorum atamalarla ilgiliydi.

Toplantıdan önce Nilbel A.Ş.'nin Yönetim Kurulu da belirlenmişti. Peki, atamalarda örgütün hassasiyetleri dikkate alınıyor muydu, yoksa Başkan tek başına mı karar veriyordu?

"Atamalarda tabii ki yetki başkanındır. İl ve ilçelerde genel olarak danışmadan yapılıyor. Biz mümkün olduğunca danışarak beraber hareket etmeye çalışıyoruz. Bazen de kızıyorlar bana ihmal etmiş olabiliyoruz görüşlerini. Sonuçta kararı başkan olarak ben veriyorum. Herkesin de görüşünü almaya çalışıyorum, öyle söyleyeyim. Aldığımız kararlar bazen uymuyor arkadaşlarımızın bazılarına. Bu yüzden bazıları tepki de gösteriyor" dedi Şadi Özdemir.

Ardından, "Başkan yardımcılıklarımız, müdürlüklerimiz de dahil olmak üzere ve Nilbel A.Ş. yönetimi ve diğer yerlerde de vereceğimiz görevlendirmeler de dâhil olmak üzere verimsizlik yaşıyorsak veya beraber daha iyi çözümler buluyorsak onlar değişmez konular değil yani. Kimse herhangi bir göreve sonuna kadar atanacak, 5 yıl orada kalacak diye bir şey yok. Nilbel yönetimi de öyle. Sonuçta anonim şirket ve her yıl genel kurul yapıyor. Değerlendirmelerde verimlilik açısından, beklentiler açısından, emek, zaman ayırabilme açısından yeterince katkı koyamayan arkadaşlar varsa başka arkadaşlar onların yerine gelebilir" mesajını verdi.

Sözlerinin sonundaysa şunları kaydetti:

"Her şeyi en mükemmel yaptığımız gibi bir iddiamız yok. Hızlıca insanlar hakkında kararlar alıyorsunuz. Bazen hatalı kararlar da alıyorsunuz tabii ki. Onun da tepkisini alıyoruz doğrusu bizim parti affetmez hemen hesabını sorar yani. Soruyorlar da zaten. Ya sözlü ya yazılı bir şekilde gelip hesap soruyorlar daha soracaklarını da düşünüyorum birkaç telefona cevap veremedim çünkü onlar da gelecekler bana muhtemelen. Önemli olan burada samimiyet. Kimseyi korumak, kimseyi kollamak meselesinde değiliz. Şahsen geçmiş aidiyetler üzerinden tercih yapmadığımı herkes bilir. Geçmişte şu gruptan da bu gruptan da oradan da buradan da daha sonra bu bana karşı olur, yanımda olur, uzağımda olur. Hiçbir zaman böyle tercih yapmam. Her zaman ileriye bakmak gerektiğini düşünürüm. Her zaman ileriye bakarım ama herkes benim gibi bakamıyor tabii ki. Grup aidiyetleri de var. O yüzden bazen eleştiri de alıyoruz doğrusu."