2025.11.27 08:24 Son Güncellenme: 2025.11.27 10:38 - GÜNDEM
Özgür Özel, Kılıçdaroğlu'nun çıkışına ve İmamoğlu iddianamesine tepki göstererek "Siyasallaşmış yargının delilsiz iddianamesi kıymetlendirilemez. CHP, İmamoğlu'nun üzerine beton dökmez" dedi. Özel ayrıca İmralı sürecinde AK Parti'den kendilerine gizli ziyaret teklifi geldiğini açıkladı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel kurultay öncesi Cumhuriyet Gazetesi'nin sorularını yanıtladı.
- Kemal Bey'in "siyaseten arınma" ve "çözüm sürecinde cesur olma" çıkışını nasıl değerlendirirsiniz?
CHP'de koltuk Atatürk'ten miras olduğu için hem genel başkana hem önceki genel başkanlara yaklaşımın çok özenli olması gerekiyor. Benim şöyle bir tutumum var: Önceki genel başkanların eleştiri hakkı var ama bizim mevcut genel başkan olarak onları eleştirme hakkımız yok. Vefa göstermeliyiz. Meseleye hep öyle yaklaştık. İki yıldır bunun dışında bir tavrımız olmadı. Bugün de bunu terk etme niyetinde değiliz.
Tabii son açıklama parti tabanında ve CHP'ye umut bağlayanlarda ciddi bir tepkiye yol açtı. Bu tepkilerin önünü almakta güçlük çekiyoruz. CHP; çözüm süreci noktasında komisyon fikrinin sahibi, 29 maddelik bir demokratikleşme paketini masaya koydu. Kendisine yapılan bütün saldırılara rağmen, masadan kalkma yönündeki talepleri göğüsledi. İmralı'ya gitme noktasında da tavrını belirlemişken, bu tavrın eleştirilmesi ve partinin tarihini, vicdanını ve siyasi pozisyonunu ortak akılla belirlemişken buna çok kestirmeden bir tepki gösterilmesi partiyi çok üzdü.
Diğer taraftan; biz 19 Mart'ın gelişini çok önceden bir darbe mekaniği işliyor diye görmüştük. Eskiden siyasi görev yapmış birisi, özel görevle İstanbul'a gitti. Gittiği günden beri bir hazırlık yapıyordu. Hakimler, savcılar kararlarıyla konuşur. İktidar yanlısı gazeteye mülakat verecek kadar siyasallaşmış bir yargının yazdığı ve hiçbir somut delile dayandıramadığı bir iddianamenin kıymetlendirilmesi zaten kabul edilemez.
CHP geçmişte de benzer şeyler yaşadı, belediye başkanlarına saldırılar oldu, benzer iddialar oldu. Bugünkünü kanıt sayarsanız, kanıt sayılabilecek iddialar oldu. O gün yapmadığımızı, bugün 15.5 milyon kişinin cumhurbaşkanı adayı gösterdiği Ekrem İmamoğlu'na yapacak; onu yalnızlaştıracak, kendi deyimiyle 'üzerine beton dökecek' bir işin içinde CHP olmaz. Halkın yüzde 65'i iddianamenin siyasi olduğunu düşünüyor. CHP tabanının yüzde 95'i bunu siyasi görüyor. Bu şartlar altında iktidar ve onun yargı kolları başkanı olarak nitelendirdiğim kişi çaresiz. Burada iddianameyi kıymetlendirmenin bir anlamı yok. Mazur görülebilecek bir tarafı yok. Görülmemiş bir dava üzerinden arkadaşlarımızı kamuoyu önünde tartışmanın anlamı yok.
Bu iki açıdan mevcut genel başkan olarak zorlandığımı ifade etmeliyim. Ama sakinliğimizi, sağ duyumuzu korumak zorundayız. Sonuçta Kemal Bey'i de arayıp kurultaya davet edeceğim. Ben Kemal Bey'in bu açıklamasının parti tarihinde bir istisna olarak kalmasını ümit ediyorum. Bunun için üzerime düşen bir şey varsa yapacağım. Kendisini kurultaya da davet edeceğim.
'ÖNCEKİ BAŞKANLARIN BİRLİK OLMASINI İSTEDİM'
Seçildiğim günden bu yana parti için anlamlı her güne, toplantıya bütün genel başkanlarımızı bizzat cep telefonundan arayıp davet ettim. Önceki genel başkanların hep bir arada, bir istişare heyeti gibi olmasını çok arzu ettim. Altan Bey'in vefatına kadar, Hikmet Bey, Murat Bey'le bunu yapıyorduk. Hatta tüzük konusunda bir madde onlarla bir toplantıda olgunlaştı. Mevcut genel başkan imza toplamaz. Talebi halinde adaydır. Neden? Çünkü mevcut başkan 1200 imza topluyordu, diğer adaylara imza kalmıyordu. Bu da tartışma yaratıyordu. İlk kez bu kurultayda imza toplamıyoruz. Mevcut başkan talebi halinde aday olur, diğer adaylara toplayabilecekleri 1300 imzalık bir alan kalır. Şu an delege üstünde hiçbir baskı yok.
'CHP ÇÖZÜMLERİ SÖYLEME EVRESİNE GEÇİYOR'
- Seçildiğiniz kurultay dahil, son iki yılda dördüncü kurultayı yapıyorsunuz. Bu kurultayda hedefiniz nedir? Partiyi nasıl bir şekle büründürmeyi düşünüyorsunuz?
Partiyi kuruluş değerlerinden bir yere savurmadan, Türkiye'deki bütün demokratların partisi yapmaya yönelik anlayışı da yerleştirerek; bütün demokratlara hem kadrolarıyla hem politikalarıyla kucak açan; sandığı, demokrasiyi koruyan, ortak bir gelecek kurabilmeyi merkeze oturtan bir yaklaşımımız var. Partimiz sol, sosyal demokrat, demokratik sol değerlere sahip çıkan bir partidir. Bunda şüphe yok. Ama savunduğu değerleri daha doğru anlatıp; merkeze cumhuriyeti, demokrasiyi ve sandığı koruma refleksini koyacağız.
- CHP için "çözüm üretemez" denirdi ama kurultaydan sonra bu konuda ne yapacaksınız?
Programımız, ülkenin anayasası gibi geniş bir tarife sahip. Ama çok somut şeyler de var. Bu programdan sonra CHP sorunları söylemekten çok, çözümleri söyleyen yeni bir evreye geçiyor. Program seçim vaadi duymak isteyenler için hâlâ soyut kalabilir. Onu da Cumhurbaşkanlığı Aday Ofisi ile yapacağız. Bugünkü Gölge Kabine, ofise evrilecek. Orada bol bol çözüm söyleyen bir söyleme geçeceğiz.
'ÇÖZÜM İÇİN ÖNERİLERİMİZ VAR'
- Kürt Sorunu'nun çözümü için yeni çözüm süreci için kurulan komisyonda bundan sonraki süreçte neler yapacaksınız?
Kürt Sorunu için, içinde bulunduğumuz komisyona hazırlık süreci bizi bu konuda biraz daha somut çalışmaya itti. 29 maddelik bir öneri paketimiz var. Bunun içinde nefret söylemiyle mücadele konusunda bir kanun önerimiz var.
Bütün kadınların şiddete karşı kırılgan olduğu ama Kürt kadınlarının daha kırılgan olduğu meselede hem kadına şiddet konusunda önerilerimiz var hem de kadın cinayetlerinin istatistikleri üzerinden konuştuğumuz şeyler var.
Anadilin öğrenilmesi konusunda ilk kez programımızda bir şeyler yazıyor. Bunun yanında terör tanımı; öğrenciyi, gazeteciyi terörist yapan tanımla ilgili önerimiz var. Cumhurbaşkanına, kamu görevlisine hakaret suçunun fikir özgürlüğü konusunda çerçevelenmesine yönelik bir hazırlık var. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uyulmaması gibi aykırılıkların giderilmesine yönelik hazırlıklarımız, bu konuda bazı müeyyede önerilerimiz var. Yine gazetecilerin derdi olan "Yanlış bilgiyi alenen yayma" suçuyla ilgili düzenleme önerimiz var.
Hem komisyonu bu konuda domine edeceğiz, yönlendireceğiz, talepte bulunacağız hem de yaptırabildiğimizi burada yaptıracağız. Yaptıramadığımızı kendimiz yapacağız.
'SİZ İMRALI'YA GELİN; FOTOĞRAF-VİDEO OLMAYACAK' DEDİLER'
- Komisyonun İmralı ziyareti önce duyurulmadı. Sonra akşam saatlerinde bir açıklama yapıldı. AKP'li Hüseyin Yayman önce gittiğini kabul etmedi. MHP'nin daha çok sahiplendiği, AKP'nin biraz daha açıklamaktan kaçındığı bir süreç oldu. Siz bu tutumları nasıl değerlendirirsiniz?
Samimiyetsiz bir tutum. AKP zaten ilk günden beri derenin boyunu MHP'ye ölçtürerek tamamen bu işi bir siyasi rant ve risk alanı olarak yönetiyor. Bize bazı eleştiriler yapıyor ama hiç olmazsa CHP'nin tutumu net ve samimidir. Biz komisyona girdik, katkı irademizi ortaya koyduk. Koymaya devam ediyoruz. İmralı ziyareti noktasında bize oy verenlerin, tabanımızın, halkın beklentileri doğrultusunda kararımızı tarih önünde kayda geçirdik. Savunduk. DEM tabanının DEM'den beklentisi ile CHP'ye oy verenlerin CHP'den beklentisi arasında bir fark olmasının herkes tarafından anlayışla karşılaması lazım.
AKP tavşana kaç, tazıya tut yapa yapa; "Bunu ranta çevirir miyim, riskini MHP'ye taşıtabilir miyim?" hesapları içinde bir süreç yapıyor. Şimdi adaya gidildi, fotoğraf vermeye utanıyoruz. Video olmasın, tutanak olmasın. Biz daha kararımızı vermeden önce AKP'de etkili bir isim bize "Siz de gelin adaya. Zaten video olmayacak, fotoğraf olmayacak. Ne gün gidildi, dönüldü belli olmayacak. Koster olmayacak, helikopter olacak. Çünkü gazeteciler bekler orada. Helikopterin kalktığı, indiği belli olmayacak. Gidildikten sonra bir gün sorulacak, 'O iş yapıldı' denecek. Hatta istiyorsanız kimin gittiği bile gizli kalabilir, 'CHP'den biri gitti' deriz. İlla gelin" dedi. Ben de "Gitmek mi bu o zaman?" dedim. O da "Bu iş böyle olacak" dedi. Bu ziyaretten bizi alıkoyan neyse, AKP de bunu görüyor. Bunun kendince bir maliyet yaratacağını düşünüyor. Üstlenmemek için böyle yapıyor. Komisyonun kamuya açık kısmında da hiç konuşmadılar. "Oylama gizli olsun" dendi. "Oylama yapılmasın" bile dendi.
- Siz İmralı'daki tutanakların açıklanmasını istiyor musunuz?
İmralı'daki tutanakların komisyonla aynen paylaşılması lazım. Komisyon üzerinden partiler ne olduğunu öğrenir. Ona göre açıklanıp açıklanmama konusunda tavırlarını belirlerler. İmralı'da gizli kalınması gerekecek ne var, ben bilmek isterim. Eğer gizli kalması gerekecek bir şey yoksa biz de açıklanması yönünde destek veririz.
'BU İKTİDARLA ANAYASA YAPMAYIZ'
- Komisyonun İmralı ziyareti dönüşü yine bir anayasa tartışması başladı. Siz bunu nasıl değerlendirirsiniz?
Bu anayasadan kimse memnun değil, ben de değilim. Ama anayasal düzenden yanayım. Bugün kendisi için değiştirilmiş anayasa uymayan bir iktidar var. O yüzden bütün yetkili organlarımızla konuşup, bu anlayışla anayasa yapamayacağımızı söyledik. Burada da bir değişiklik öngörmüyoruz. Sonuçta mevcut anayasanın bu kadar ihlal edildiği bir yerde yeni anayasanın uyulmak için değil, oyun kurmak için yapıldığını görüyoruz. Bir de Erdoğan tarihinin en moralsiz sürecini geçiriyor. 31 Mart'ta ilk kez sandıktan malup çıktı. O gücünü sandıktan alan Erdoğan kalmadı. Son seçimin galibi CHP. Gelecek genel seçime son girdiği sandıktan malup çıkmış birisi olmamak için kendisine makul bir sandık arıyor. Tek başına kazanamayacağı için "Acaba bir başka denklem kurabilir miyim?" hesabı yapıyor. Onun sorunu anayasaya uymak değil. Bunu iktidarını sürdürmek için bir kurgunun parçası olarak görüyor.
- Bir Siyasi Ahlak Yasası gündeme getirdiniz. Bunun için nasıl bir öneriniz var?
Somut bir önerimiz Meclis'te bekliyor, kayıtlarında var. Daha önce Erdoğan siyasi ahlak yasasını savunan Sayın Ahmet Davutoğlu'na karşı "Bu yasayı çıkartırsan Anadolu'da il, ilçe başkanı bulamazsın" diyerek büyük bir itirafta bulunmuştu. Biz o günden bu yana, benim de baş imzacısı olduğum yasa teklifini Meclis'e verdik. Siyasetçilerin gelirlenin incelenmesini, sebepsiz zenginleşmelerin takip edilmesini, her kuruş paranın hesabının verilmesini, hatta bunun siyasilerin birinci ve ikinci derece yakınları üzerinden de izlendiği bir şeffaflık öneriyoruz. Şimdi iddianamenin çıkmasıyla şu ortaya çıktı. Bir kanıt ortaya koyamadılar. Ben de Erdoğan'a "Hepimiz siyasete girdiği günden bugüne kadar ne gelir elde ettik?" diye bir çağrı yaptım. Ben evimi, arabamı, eczanemin faaliyet gösterdiği dükkanı nasıl satın aldığımı gösterebilirim. Herkes çocuklarının gemisini, evlerini bir göstersin.
PROGRAMDAKİ LAİKLİK ELEŞTİRİLERİNE YANIT
CHP lideri Özel, Örsan Öymen'in yeni parti programında laikliğin yumuşatıldığına dair eleştirilerini de değerlendirdi. Bu konudaki eleştirileri dikkate aldıklarını belirten Özel "Altı Ok'un altısını da aynı özenle tarif ettik. Ama bu konuda eleştiriler bize ulaştı. Örsan Öymen köşesinde yazdı. Bunu düzeltme ekibine yolladık. Biz Örsan Öymen'den görüş almıştık ama eleştirileri okudum. Bu nihai metin değil. Kurultaya sunulacak metne biraz daha Örsan Bey'in önerileri doğrultusunda bakacağız. Yine metnin herhangi bir yerine eleştirisi olanlar için değişiklik önergesi verme imkanı da var" dedi.