Plan hiyerarşisi aslında açıktır.

Önce üst ölçekli plan hazırlanır...

Ardından nazım plan ve uygulama planı yapılır.

Sonra ruhsat kesilir ve inşaata başlanır.

Alt ölçek, üst ölçeğe aykırı olmamalıdır.

Bu hem şehircilik ilkesi hem de hukuki bir kuraldır.

Geçen dönemde ayyuka çıkan rant iddialarıyla gündemden düşmeyen, 'tek imza' ile sayısız kent suçu işlenen Nilüfer'de ise işleyiş farklıydı!

İmar kanununa, planlara aykırı olarak imzalanan fahiş emsalli ruhsatlar şöyle dursun bazı inşaatlara ruhsatsız olarak dahi başlandı.

Ruhsatsız devasa bloklar şehrin göbeğinde, herkesin gözü önünde yapıldı!

Denetim mekanizmaları derin bir uykudaydı.

Geçen dönemden kalan ruhsatsız inşaatlar imar kanununa aykırı plan değişiklikleri ile asla meşrulaştırılmamalıdır.

Ruhsatsız binaların herhangi bir yapı denetim sürecinden geçmediği unutulmamalıdır.

Kaçak yapıların meclis kararlarıyla legalleştirilmesi yönündeki girişimlerin onaylanması eşitsizliği artırarak ahlaki çöküşü de yoğunlaştıracaktır.

Zaten yeterince yaralanan kamu vicdanını daha fazla darbelemek yarın çok daha büyük sorunların kapısını aralayacaktır.

Nilüfer'deki Ataevler Mahallesi'nde yer alan iki ayrı parseldeki yapıları meşrulaştırmayı amaçlayan plan değişikliği talepleri Büyükşehir meclisinin bu ayki son oturumunda gündeme geldi.

Neyse ki söz konusu plan değişikliği talepleri İmar ve Bayındırlık Komisyonu'nda oy birliği ile kabul edilmedi.

Komisyonun kararı meclisten de oy birliği ile geçti.

Gümüştepe Mahallesi'ndeki bir parselde yer alan bina için hazırlanan benzer değişiklik talebi de hem komisyon hem de meclis tarafından kabul edilmedi.

Bu binanın yeni dönemde ruhsatsız olarak inşa edildiği öne sürülüyor.

Nitekim komisyonun raporunda da parselin üzerinde ruhsatsız yapılaşmanın başladığı ifade ediliyor.

Yahu bu nasıl olabiliyor?

İddia doğruysa denetim birimleri derhâl gözden geçirilmelidir.

Belediye yönetimi ruhsatsız yapıyla ilgili gerekli işlemleri tesis etmelidir!

TMMOB'da kritik seçimler

Bu şehrin vicdanı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'nin (TMMOB) Bursa şubelerinde seçim sürecine girildi.

Hazır yazının ilk bölümünde planlamadan bahsetmişken Şehir Plancıları Odası (ŞPO) Bursa Şubesi'nde 14. Genel Kurul'un hafta sonu gerçekleştirileceğini belirteyim.

ŞPO Bursa'da seçimin tek listeyle yapılması bekleniyor.

Murat İlkme başkanlığı bırakıyor.

14. dönemin asıl liste adayları arasında Cenk Köklü, Aslı Balaban, Emir Sinan Can, Onur Teksin, Aysun Altınok, Baran Akova, Emma Berna Güler yer alıyor.

ŞPO Bursa son dönemde yine arttığı gözlenen asimetrik planlama girişimlerine karşı aktif mücadele sergilemelidir.

Rant müptelalarının asimetrik anlayışlarının kente daha fazla zarar vermesi muhakkak önlenmelidir.

Hafta sonu Ziraat Mühendisleri Odası (ZMO) Bursa Şubesi'nde de seçim var.

'Çağdaş Tarımcılar' adına Dr. Fevzi Çakmak bir dönem daha başkanlığa aday.

Bu sütunlarda söz etmiştim...

Seçimden önce yinelemek, ZMO Bursa Şubesi Başkanı Fevzi Çakmak'a ayrı bir parantez açmak isterim:

Çakmak; tatilde ya da mesaide günün her saati ulaşabileceğiniz...

Kamuoyunu doğru bilgilendirme adına gerekirse saatlerce sektördeki sorunları aktarmaktan çekinmeyen...

Gerçekleri eğip, bükmeyen...

Yerel ve geneldeki sıkıntıları korkusuzca dile getiren biri.

Dolayısıyla Fevzi Başkan gibi; Türkiye geneli Bursa özelinde tarım ve hayvancılığın gelişmesi için çaba gösteren, hatalı uygulamaları sürekli gündeme getiren, genç meslektaşlarının sorunlarıyla ilgilenen bir bilim insanının tekrar görev üstlenmesi kent adına kıymetli olacaktır şüphesiz ki.

'Çağdaş Tarımcılar'ın asıl adayları arasında Dr. Fevzi Çakmak, Özkan Sarıoğlu, Serkan Durmuş, Alihan Kuzu, Murat Aslan, Cengiz Aslandoğdu, Ufuk Arkıl bulunuyor.

Son olarak ekleyeyim:

Bazı belediye yönetimleri TMMOB'daki seçimlere müdahale girişimlerini artık sona erdirmelidir.

Kentteki denetim mekanizmalarını dizayn etmeye çalışmak, TMMOB örgütlülüğüne etik dışı müdahalelerde bulunmak kabul edilebilir değildir!

Böyle 'çağdaş'lık, 'kamuculuk' olur mu?

İkisinin de sizde esamesi okunmuyor gerçi ama bu kadar da çelişmesin söylemle eyleminiz değil mi?