2025.12.02 08:52 Son Güncellenme: 2025.12.02 09:08 - SAĞLIK
Yeni bir araştırma, ergenlik döneminde akne için doksisiklin kullanan gençlerin ilerleyen yıllarda şizofreni tanısı alma oranının daha düşük olabileceğini gösterdi. Uzmanlar, bulguların kesin olmadığını ancak yeni tedavi stratejileri için önemli ipuçları sunduğunu belirtiyor.
İskoçya'daki Edinburgh Üniversitesi öncülüğünde yürütülen yeni bir çalışma, akne tedavisinde sık kullanılan doksisiklin ile şizofreni gelişimi arasındaki olası ilişkiyi inceledi. Finlandiya'da 1987-1997 arasında doğan ve ergenlik döneminde ruh sağlığı hizmeti alan 56 binden fazla kişinin sağlık verileri analiz edildi.
Araştırmada, ergenlik yıllarında doksisiklin kullanan gençlerin, diğer antibiyotikleri kullananlara kıyasla yetişkinlik döneminde şizofreni tanısı alma riskinin yaklaşık yüzde 30 oranında daha düşük olduğu gözlendi.
Nedensellik kanıtlanmadı
Uzmanlar, elde edilen sonuçların gözlemsel veri üzerinden elde edildiğini, bu nedenle doksisiklinin şizofreniyi önlediğinin söylenemeyeceğini vurguluyor. Araştırmacılara göre ilaç; bağışıklık tepkileri, iltihaplanma ve hücre ölümü süreçleri üzerindeki etkileri nedeniyle sinir sistemi gelişiminde rol oynuyor olabilir.
Edinburgh Üniversitesi'nden Çocuk ve Ergen Psikiyatrisi uzmanı Dr. Ian Kelleher, "Bu bulgular kesin değil ancak gençlik döneminde yeni koruyucu yaklaşımlar geliştirmek için önemli ve umut verici" değerlendirmesinde bulundu.
Şizofreni dünya genelinde yaklaşık 23 milyon kişiyi etkileyen ciddi bir ruh sağlığı sorunu olarak biliniyor. Hastalık çoğunlukla geç ergenlik veya yirmili yaşlarda ortaya çıkıyor ve ani psikotik ataklarla başlayabiliyor.
Araştırmada, gençlik döneminde psikiyatrik hizmetlere başvuran kişilerin ileride psikoz gelişme riskinin daha yüksek olduğu da teyit edildi. Bilim insanları, bu dönemin potansiyel olarak erken müdahale için kritik bir zaman olabileceğini belirtiyor.
Benzer Antibiyotiklerde de Bulgular Var
Doksisiklin gibi tetrasiklin sınıfına ait bir antibiyotik olan minosiklin üzerine yapılan önceki araştırmalarda da beyindeki sinaptik bağlantıların fazla budanmasını azalttığı görülmüştü. Bu durum şizofreninin olası biyolojik mekanizmalarından biri olarak değerlendiriliyor.
Araştırma, Amerikan Psikiyatri Dergisi'nde (American Journal of Psychiatry) yayımlandı. Bilim insanları, bulguların yeni tedavi stratejilerine ışık tutabileceğini ancak klinik uygulamaya geçmek için çok daha fazla çalışmaya ihtiyaç olduğunu vurguluyor.