Başka Gazete/ Kardelen Cancı

İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu, konuşmasında şu mesajları verdi:

"Hepinizi saygı ve muhabbetle selamlıyorum. 4. Olağan Genel Kurulumuzun Bursa'mıza, memleketimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Dün Kayseri'de il kongremiz vardı, ben de divan başkanı olarak görevdeydim. Bu hafta hep böyle sürecek. Perşembe hem bütçe hem kanun... Hayat böyle akıp gidecek.

Biz bu salonda çok program yaptık. Yanılmıyorsam Büyükşehir Belediyesi başkan adaylığı da bu salonda olmuştu. Bir süpürge, bir önlükle demiştik ki Bursalılara: 'Gelin bu pisliği, kötülüğü temizleyelim.' Geçmişleri sıkıntılı olanlar Bursa'nın sorunlarını çözemezler, bağlarını koparamazlar. Bursa'ya cesur kararlar alabilecek biri lazım dedim. Tabiri caizse deli lazım dedim. Ben; 'Ona adayım' dedim. Bursa bana oy verdi. Sorunlar 2 yıl geçti, artarak devam ediyor. En son suya muhtaç hale geldi Bursa.

O yüzden bu kongre vesilesiyle Bursalılara sesleniyorum: İyileri görün, iyileri dinleyin, iyilere güvenin. İyiler sadece Bursa'nın değil Türkiye'nin tarihini değiştirecek. Bu kongreler de bunun adımları ve basamakları. Ben her iki adaya da başarılar diliyorum. Ben bu kadroların hepsini tanıyorum, hepsiyle çalıştım. Nevzat Kocakurt başkanla da çalıştım, İsmail Kaya başkanımla da uzun süre çalıştım. Ben il başkanıydım, o ilçe başkanıydı. İyi niyetlerinden ve daha iyi hizmet ederiz anlayışından dolayı talip olduklarını görüyorum.

Burada kritik soru şu aslında konuşulması gereken: Hani ne oldu, raf ömrü biçiyordunuz İYİ Parti'ye? Gelin raf ömrü bize mi biçilmiş, çamur ittifakına mı biçilmiş gelin görün. Burada biz bu memleketi samimiyetle ihanet içerisindeki üretimlerden kurtaracağız. Bizden başka da kurtaracak kimse yok. Emin olun ve kendinize güvenin.

Benim burada iki kimliğim var. Biri delege, biri de milletvekili. Vekil olmaya gayret ediyorum Hasan Toktaş başkanımla birlikte. Nerede hırsızlık varsa söyleyeceğim. Ve söylüyoruz. Nerede ihanet varsa söyleyeceğim ve söylüyorum. Nerede çakallık varsa karşı duracağız, söyleyeceğiz ve söylemeye devam edeceğiz.

Bir ağır ihanetle, tehditle Cumhuriyet karşı karşıya. Biz karşı karşıyayız, ülke karşı karşıya. 40 yıl bebek katilinin ve katil sürüsünün silahla yapamadığını, bu gafiller sürüsüyle birlikte masa başında yapmaya çalışıyorlar ve dönüyorlar bize de 'susun' diyorlar. Bu ihanet sürecine karşı gelenlere de 'çakal' diyorlar. Hatta utanmayıp bu şekilde duranlara, ihanet sürecine karşı duranlara Meclis Başkanının ağzından 'çakal' diyorlar.

Çakal kim, Bozkurt kim size göstermezsek bize de yazıklar olsun.

Biz yeni görmedik ki ihanetleri. Biz yeni duymadık ihanetleri. Biz ufak menfaatlerle vatanı, milleti satanları 1. açılım ve ihanet sürecinde de gördük. O zaman da karşı durduk. O zaman onların hâkimlerini burada yumurtayla biz kovalıyorduk. Bugün de kovalıyoruz ve bugün de bu ihanete müsaade etmeyeceğiz. Varlığımız çünkü Türk varlığına armağan olsun diye çıktık bu yola.

Şu vazifenin farkındayız. Memleketi yönetenler bu sömürgeci dış güçler dedikleriyle kendi emellerini bir etti mi etti. Büyük Ortadoğu Projesi adı altında onlara köle oldular mı oldular. Bunları görüyoruz, kör değiliz. Biz yağmur altında 7 yaşında söylüyorduk. Şimdi söyletmedikleri Andımızı, 'Varlığımız Türk varlığına armağan olsun' diyorduk, yine diyeceğiz.

Ahdimizden, parolamızdan vazgeçmiyoruz. Aynı noktada duruyoruz. Endişeniz olmasın. Mutlaka ve mutlaka merhamet zulmü yenecek, adalet haksızlığı yenecek, iyilik kötülüğü yenecek. Parola vatan, işareti namus. Kahrolsun istibdat, kahrolsun zulüm! Yaşasın hürriyet, adalet, müsavat ve şeref!

Ne mutlu Türküm diyene."