Bursa
Parçalı Bulutlu
20.8°
Başka Gazete

Suudi Veliaht Prensi kritik gündemle Washington'da

2025.11.17 12:21 Son Güncellenme: 2025.11.17 12:25 - DÜNYA

Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2018'de öldürülmesinden bu yana ilk kez ABD'yi ziyaret ediyor.

Suudi Veliaht Prensi kritik gündemle Washington'da

Suudi Arabistan'ın fiili lideri Veliaht Prens Muhammed bin Selman, ABD Başkanı Donald Trump ile yarın Beyaz Saray'da bir araya geliyor.

Ziyaretin gündeminde, on yıllardır devam eden petrol ve güvenlik işbirliğini derinleştirmenin yanı sıra ticaret, teknoloji ve sivil nükleer enerji alanlarında ilişkileri genişletme hedefi bulunuyor.

Söz konusu ziyaret, Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın 2018'de İstanbul'da Suudi ajanlar tarafından öldürülmesinden bu yana Prens Selman'ın ABD'ye yapacağı ilk seyahat olma özelliği taşıyor.

Amerikan istihbaratı, Kaşıkçı'nın yakalanması veya öldürülmesi operasyonunu Prens Selman'ın onayladığı sonucuna varmıştı.

Veliaht Prens ise operasyon emrini verdiğini reddetmiş ancak krallığın fiili lideri olarak sorumluluğu kabul ettiğini belirtmişti.

Yedi yılı aşkın bir sürenin ardından dünyanın en büyük ekonomisi ile en büyük petrol üreticisi, ilişkilerde yeni bir sayfa açmayı hedefliyor.

Trump, bu yıl yeniden göreve geldikten sonra ilk yurt dışı ziyaretini Riyad'a yapmış ve burada 600 milyar dolarlık Suudi yatırım taahhüdü açıklamıştı.

SAVUNMA PAKTI VE İSRAİL'LE NORMALLEŞME GÜNDEMDE

Prens Selman, ziyareti dahilinde güvenlik garantileri, yapay zeka teknolojisine erişim ve sivil nükleer program konusunda ilerleme arayışında.

Neif Arap Güvenlik Bilimleri Üniversitesinde uluslararası ilişkiler dersleri veren Aziz Algaşyan, Reuters ajansına yaptığı açıklamada Kaşıkçı cinayeti konusunda "artık yeni bir sayfanın açıldığını" ifade etti.

ABD ile Suudi Arabistan arasında uzun süredir devam eden anlaşmaya göre krallık uygun fiyatlarla petrol satarken, Washington da karşılığında güvenlik sağlıyordu.

Fakat bu denklem, Washington'un 2019'da Yemen'deki Husilerin krallıktaki petrol tesislerine yönelik saldırısına karşılık vermemesiyle sarsıldı.

Endişeler, eylül ayında İsrail'in Katar'ın başkenti Doha'da Hamas üyelerini hedef aldığını açıkladığı saldırıyla yeniden gün yüzüne çıktı.

Bu saldırının ardından Trump, başkanlık kararnamesiyle Katar ile savunma paktı imzaladı.

Pek çok analist, diplomat ve bölge yetkilisi, Suudilerin de benzer bir anlaşma elde edeceği görüşünde.

Suudi Arabistan, son müzakerelerde ABD Kongresi tarafından onaylanmış bir savunma paktı talep ediyor.

Ancak Washington, ilgili anlaşmayı krallığın İsrail ile ilişkilerini normalleştirmesi şartına bağlıyor. Riyad ise bu adımı, İsrail tarihinin en sağcı hükümetinin Filistin devletine bağlılık göstermesine bağlıyor. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ise pazar günü yaptığı açıklamada Filistin'in bağımsızlığına yönelik kesin karşıtlığını bir kez daha teyit etti.

Trump'ın Katar ile yaptığına benzer bir başkanlık kararnamesi, Suudilerin istediği savunma anlaşmasının gerisinde kalacak.

Ancak Algaşyan, bunun "sürecin sonu değil, sürecin bir parçası, yolda atılmış bir adım olacağını" belirtti.

Körfez'de görevli bir Batılı diplomat ise dinamiği, "Trump normalleşme, Suudi Arabistan ise tam bir savunma paktı istiyor ama koşullar buna izin vermiyor. Sonunda her iki taraf da muhtemelen istediğinden daha azını alacak. Diplomasi budur" sözleriyle özetledi.

RİYAD, EKONOMİSİNİ ÇEŞİTLENDİRMEK İSTİYOR

Riyad, ekonomisini çeşitlendirmeyi ve bölgesel rakiplerine karşı konumunu güçlendirmeyi amaçlayan iddialı Vizyon 2030 planı kapsamında nükleer enerji ve yapay zeka alanlarında da anlaşmalar imzalamayı hedefliyor.

Gelişmiş bilgisayar çipleri edinme onayı, krallığın küresel yapay zeka merkezlerinden biri olma ve haziran ayında ABD ile milyarlarca dolarlık bir veri merkezi anlaşması imzalayarak üst düzey çiplere erişim sağlayan Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ile rekabet etme planları için kritik önem taşıyor.

Prens Selman ayrıca, petrolden uzaklaşma çabalarının bir parçası olarak sivil bir Suudi nükleer programı geliştirme konusunda Washington ile bir anlaşmaya varmak istiyor.

Anlaşma, ABD nükleer teknolojisine ve güvenlik garantilerine erişimin önünü açacak ve Suudi Arabistan'ın kendi programına sahip olan BAE ve geleneksel rakibi İran ile aynı seviyeye gelmesine yardımcı olacak.

Ancak bu konuda ilerleme sağlanması zorlaşıyor zira Suudiler, uranyum zenginleştirmeyi veya kullanılmış yakıtı yeniden işlemeyi dışlayan ABD şartını kabul etmek istemiyor.

Her iki süreç de potansiyel olarak bombaya giden bir yol olarak görülüyor.

UZMANLAR NE BEKLİYOR?

Deutsche Welle (DW) televizyonuna konuşan Londra merkezli düşünce kuruluşu Chatham House'dan Neil Quilliam, "Her iki taraf da toplantının büyük bir başarı olduğunu gösteren önemli bir anlaşma veya düzenlemelerle ayrılmak isteyecektir" diye konuştu..

Quilliam, Trump'ın Suudi Arabistan'dan Gazze barış sürecini sadece siyasi olarak değil, aynı zamanda Gazze'nin yeniden inşasını finanse ederek ve Suriye'ye mali yardım sunarak destekleme taahhüdü isteyeceğine inanıyor.

Washington Yakın Doğu Politikası Enstitüsünden Dennis Ross ise Washington'u Riyad'ı aktif olarak savunmaya mecbur bırakmayacak, ancak bir tehdit karşısında ne yapılacağı konusunda "derhal istişare" çağrısı yapan bir başkanlık kararnamesi beklediğini söyledi.

Kraliyet Birleşik Hizmetler Enstitüsü (RUSI) düşünce kuruluşundan Michael Stephens da sivil nükleer enerji konusunda bir görüşme olacağını tahmin ediyor ve "Amerikalıların Suudi Arabistan'ın kontrolsüz bir şekilde kendi yoluna gitmesini isteyeceğini sanmıyorum" diye ekledi.

Stephens ayrıca, Trump'ın Riyad'dan küresel teknoloji rekabetinde, özellikle de devam eden "bilgisayar çipi savaşında" ve yapay zeka yarışında ABD ile aynı çizgide yer alma taahhüdü almayı umduğunu kaydetti.