2025.10.23 12:05 Son Güncellenme: 2025.10.23 12:08 - SİYASET
Üsküdar Belediyesince düzenlenen bir açılış töreninde konuşan CHP lideri Özel, Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda ilk icraatının Cumhuriyet yurtlarının bitirilmesi talimatını vermek olacağını söyledi. Özel, "İmamoğlu ilk telefonu TOKİ'ye açacak" dedi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Üsküdar Belediyesi Kadın ve Çocuk Yaşam Merkezi açılışında konuştu.
CHP'nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu'nun Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda yapacağı ilk icraatın TOKİ'yi aramak olacağını aktaran Özel, "TOKİ'ye telefon açacak ve 'öğrencilerin barınma sorunlarını çözecek Cumhuriyet yurtlarını hemen bitirin' diyecek" ifadelerini kullandı.
"İKTİDARIN KREŞ YAPMAMASI POLİTİK BİR TERCİH"
İmamoğlu, öncesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) bünyesinde hiç kreş olmadığını kaydeden Özel, kreş yapmamanın iktidarın politik bir tercihi olduğunu vurguladı.
Özel, özetle şunları söyledi: "18 gölge kabine üyemiz var. 9'u kadın, 9'u erkek. Sayın Erdoğan sadece aileyi kadına emanet edebilirken, biz 9 kritik bakanlığın gölge bakanlığını, kadın genel başkan yardımcılarımıza emanet ettik. Bakış açısı Ankara'da böyle olunca, buraya geldiğinizde de kreş beklemeyin Sayın Erdoğan'ın belirlediği belediye başkanlarından. Kreş yapmak politik bir tercih."
Özel'in açıklamaları şöyle:
"İstanbul'da maalesef hiç yeterli değil; bunu övünerek değil, öz eleştiri yaparak söylüyorum. 26 belediyemizin sadece üçü kadın belediye başkanları tarafından yönetiliyor. Ama bir yandan da hem Bakırköy'de hem Maltepe'de hem Üsküdar'daki kadın belediye başkanlarımız, bugüne kadar yapmış oldukları hizmetlerle bundan sonra yerel yönetimlerde kadın siyasetçilerin önünü açacak bir başarı çizgisini yakaladılar. Benim önümde biraz önce kendisinin ifade ettiği 19 aydır durmaksızın çalışarak yapmış olduğu işler listesi var. Belediyeyi ziyaret ettiğimde bugün 'Şöyle bir 'Sinem Hanım neler yapmış?' diye baktık' dedim ve gülüştük. Sadece onları okusam burada sadece konuşma süresinin önemli bir kısmını bunu harcamış olurum. Ama görüyorum ki Üsküdar'da kadınlara, çocuklara, engellilere, dezavantajlı gruplara yönelik Cumhuriyet Halk Partisi'nin sosyal belediyecilik anlayışının en iyi örnekleri bütün maddi imkansızlıklara rağmen hem belediyenin maddi durumu, hem de belediyelerde gösterdiğimiz başarının bizi iktidara taşımakta olduğunun bilincinde olan iktidarın ve Sayın Erdoğan'ın bizzat canlı yayınlar önünde 'Bu belediyeleri biraz silkeleyelim' talimatıyla geçmişten kalan vergi borçlarını ve SGK borçlarını hepsini bir seferde faiziyle bizden keserek bu hizmetlere engel olmaya çalıştıklarını biliyoruz. Bu kadar zorlukların içinde bu kadar önemli işlerin yapılıyor olması, gerçekten her türlü övgünün, takdirin üzerindedir. Ben sizler adına ve partim adına Sinem Dedetaş ve ekibini yürekten kutluyorum.
"KAFALARINDAKİ KOD; 'KADININ YERİ EVİDİR'"
"Bugün Kadın ve Çocuk Yaşam Merkezi ve Psikoterapi Merkezi açıyoruz. Bu iki katlı Kadın ve Çocuk Yaşam Merkezi'nde çocuk yuvasına bağışçı Esra Nimet Özdemir'in adı verilmiş. Kendisine yürekten teşekkür ediyoruz. 75 kapasiteli bu yuva 2021'de faaliyete geçen Kadın Dayanışma Merkezi'nin yeni yüzü, modern alanlarıyla Üsküdarlıların hizmetinde olacak. Benim açılışını yapmaktan en büyük keyif duyduğum iki hizmet binası, kreşler ve öğrenci yurtları. Bugüne kadar örneğin '2019'da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda İBB'de kaç tane kreşimiz, öğrenci yurdumuz vardı?' diye sorsam hepimiz bir tahminde bulunuruz ama hepimiz yanılırız. Çünkü hiç yoktu. Sayı söyleyen herkes yanılır. Hiç yoktu, sıfırdı rakam. Bu tesadüfen böyle olmuyor. Büyük bir açıklıkla ifade etmeliyim ki bu bir politik tercih. Neden kreş yapmazsınız? Sayın Erdoğan 17'si bakan, biri Cumhurbaşkanı yardımcısı 18 kişilik bir kabine ile ülkeyi yönetiyor. İçinde kaç kadın var? Bir. O kadın neden sorumlu? Aile Bakanlığı'ndan sorumlu. Kafadaki kod, 'Kadının işi ailesidir; çocuk doğurmaktır, çocuk büyütmektir, kocası dışarıdayken evin işlerini yapmaktır, varsa yaşlısı ve engellisi ona bakmaktır ve evde oturmaktır.' 'Kadının yeri ailedir' diye bakıyor. Bizim bir gölge kabine uygulamamız var. 17 gölge bakanımız var, bunlardan biri de sizin komşunuz Suat Özağdaş. Kendisi bugün partimiz adına Adana'da görev yapıyor, onun için bizimle birlikte değil. Hemşehrilerine selamlarını iletti o da. 17'si gölge bakan, biri Gökan Zeybek, 18 gölge kabine üyemiz var. Dokuzu kadın, dokuzu erkek. Sayın Erdoğan sadece aileyi kadına emanet edebilirken biz dokuz kritik bakanlığın gölge bakanlığını kadın genel başkan yardımcılarımıza emanet ettik.
Bakış açısı Ankara'da böyle olunca buraya geldiğinizde de kreş beklemeyin Sayın Erdoğan'ın belirlediği belediye başkanlarından. Çünkü kreş iki yönüyle önemli bir hizmettir. Bir tanesi; çocuğu okul öncesi küçük yaşlarda profesyonellerle tanıştırır. El becerilerinin gelişmesi ve zihin kapasitesini gelişmesi, varsa diğer çocuklardan bir farkı, bir takım eksiklikler varsa, örneğin bugünkü psikoterapi merkezinin yapacağı işlerden bir tanesi küçük yaştaki artikülasyon, telaffuz bozukluklarının giderilmesi mesela. Öyle bir harfi eksik söylüyorsa, 'T' ile 'Z'yi birbirine karıştırıyorsa onu ilkokul öğretmeni fark ettiğinde çok geç kalınmış oluyor. Ama buradaki öğretmen fark ediyor ve hızlı bir şekilde o sorunun üzerine ailesiyle ve profesyonellerle birlikte gidiliyor. Erken yaşta ileri zekalı bir öğrenciyi fark ettiyseniz, doğru sınıflara, doğru yerlere yönlendirmezseniz büyük fırsatlar kaçabiliyor ya da çocuğun diğerlerinden farklı olması bir eksiklik olarak algılanıyor ve psikolojik sorunları gelişebiliyor. Hem belli yeteneklerin gelişmesi, belli farklılıkların, eksikliklerin üç yaşında - dört yaşında - beş yaşında ortaya çıkması açısından bu kreş önemli. Diğer yandan çocuğunu buraya yollayan kadın sosyal hayata katılabiliyor. İstihdama katılabiliyor. Ülkesi için ve ailesi için, kendisi için verimliliği kendi istediği, kendi belirlediği düzeyde gerçekleşiyor. O yüzden kreş yapmak politik bir tercih. Yani TOKİ lüks evler yapıyorken, sosyal konutlar yapıyorken, efendim yap- işlet - devretlerle, KÖİ'lerle her türlü işler yapılıyorken bir tek kreşin yapılmaması politik ve siyasi bir tercih olduğunun, kadının nerede konumlandığının, çocuğun gelişimi ile ilgili de nasıl bir vizyon eksikliğinin olduğunu göstergesidir."
"'TARİKATLAR O ALANI DOLDURSUN' DİYORLAR"
Aynı şekilde ümid ediyorum gelecek hafta, Nuri Aslan dün teklif etti. Zübeyde Hanım Kız Öğrenci Yurdunu, İstanbul'da 16'ncı yurdumuz olarak açacağız. O da İstanbul'da hiç yurt yokken şimdi 16 tane oldu. Yurt niye olmaz? Her şey yapılır da yurt niye yapılmaz? O da politik bir tercih. Diyor ki; 'Eğer öğrenci yoksulsa, barınma sorunu varsa bunu belediye eliyle, devlet eliyle çözmeyelim. Cemaatler ve tarikatlar o alanı doldursun. Bu şekilde bazı ailelerin yoksulluklarının evlatlarına miras kalmış olmasından fırsattan istifade, gencecik yaşlarında barınma sorununu çözerken, bu öğrencilerle temas edelim, onları madden ve manen borçlandıralım, hayatlarına nüfuz edelim, tesir edelim, devamında da eşlik edelim ve bizim cemaatimiz bir eleman kazanmış olsun.' Sonra? Sonrası 15 Temmuz. Siz devlet olarak bütün öğrencilere ücretsiz, ayrımsız bir barınma imkanı sunmaz da onları bazı tarikatların,, cemaatlerin yurtlarına yollarsanız; onlar orada kalırlar, bazıları o cemaat tarafından etki altına alınırlar, sonra kimi orduya girer, kimi polis olur, kimi hukuk fakültesine girer, hakim savcı olur. Günü gelince devlete aidiyet, devlete sadakat yerine; bir cemaate aidiyet, bir tarikat liderine sadakat hissettiği için gün gelir devletin de karşısına geçer. Bu yüzden Cumhuriyet Halk Partisi'nin iktidarında biraz önce buraya selamları iletilen ve vizyonuyla, belediye başkanlarımıza önderlik eden, bugüne kadar İstanbul'a dünya kadar hizmeti olan ve içeride olmasına rağmen İstanbul'un hem muhafızlığını, koruyuculuğunu hem hizmetkarlığını sürdüren Ekrem İmamoğlu o sandığı bulduğumuzda, o sandık geldiğinde, milletimizin sizlerin takdiriyle Cumhurbaşkanı olduğunda Cumhurbaşkanlığı makamına oturduğunda ilk bağlatacağı telefon TOKİ'ye olacak. Ve ilk talimatı, 'Ne yapın edin bir yıl içinde ihtiyacı olan her öğrencinin barınma sorununu çözecek Cumhuriyet yurtlarını bitirin' olacak. İlk icraat, ilk talimatı bu olacak.
Bizim bu ortak, partimizin üzerinde ortaklaştığı bu bakış açısını yerel yönetimlerde bir hedefleme olarak ortaya koymuştuk. Ve demiştik ki 'Bu dönem bitmeden Türkiye'de bin kreş ve 100 öğrenci yurdu yapacağız.' Bugün İstanbul'daki rakamın 180'in üzerine çıktığını, 250'yi aşacağını kreş açısından Nuri Aslan müjdeliyor. 16'ncı öğrenci yurdunu açacağımızı biraz önce söyledim. Türkiye'deki rakamlarda kreş sayımız 770 oldu. Yani hedefin yüzde 77'sindeyiz, daha önümüzde 3,5 yılımız var. Öğrenci yurdu sayımız 75 oldu. Koyduğumuz hedefin yüzde 75'indeyiz. 1,5 yıl, 19 ay geçti. Daha önümüzde 3,5 yılımız var. Öyle anlaşılıyor ki; biz bu bin kreş ve 100 öğrenci yurdu hedefimizi hızlı bir şekilde tamamlayıp önümüze belki yeni hedefler, 150 yurt, bin 500 kreş gibi hedefimizi güncellemek durumuna geleceğiz. Kent lokantaları Ekrem Başkan'ın yine doğru bir projesi olarak ortaya koyduğu, ilk 10'unu İstanbul'u açtığı, ardından Türkiye'ye yayılan kent lokantalarında da Türkiye'de sayımız 153. Hedefimiz 200'dü, burada da yüzde 75 noktasında bir başarıyı kaydetmiş noktadayız. Bu açıdan da ben hem İstanbul'daki bütün belediye başkanlarımıza hem Türkiye'deki bütün belediye başkanlarımıza yürekten teşekkür ediyorum.
"ÜÇ ANAHTARLA KAPIYI AÇTIK"
Bundan sonraki süreçte Cumhuriyet nasıl başardıysa, öyle başarmaya kararlı olan, onu örnek alan, model alan bir yönetim anlayışımız var. Böylece düşünülebilir ki 'Ya 100 yıl önceki yönetim anlayışı mı model?' 100 yıl önce öyle bir yönetim anlayışı konulmuş ki, bugün de o model. Çünkü Atatürk'ten hatta bu espriyi yaptığımda daha yerel seçim başarısına çok vardı. Sayın Gökan Zeybek bir tarafımızda, bir tarafımızda Sayın Selin Sayek Böke. 'Partiyi nasıl yöneteceğiz, aday belirleme yöntemlerimiz ne olacak ve yerel seçimlerde başarı nasıl gelir?' diye çalışırken, dedim ki arkadaşlardan birine, 'Gidin' dedim 'Şu içerideki odalara bakın.' Sanki partinin ilk genel merkezindeymişiz gibi. İlk genel merkez birinci Meclis binasının içinde. 'Gazi Paşa mutlaka bir yere başarının anahtarlarını koymuştur, o anahtarlar kapıyı açar' dedim. 47 yıldır siyaset kalesinin başarı kapısı yüzümüze kapalıydı. Üç kilit gördük üzerinde. Gazi Mustafa Kemal'den emanet üç anahtarla açtık oraları. Bunlardan bir tanesi gençlere güvenmekti. Çok sayıda genç adayımızla, belediye meclislerinde, gençlik kotalarını tavizsiz ve pencere yöntemiyle seçilecek her yerde de uygulayarak... Sonra Atatürk'ten kalan ikinci anahtar kadınlara alan açmak, onları sosyal hayatın içinde tutmak, siyasete katmak ve onlara imkan tanımaktı. İkinci kilidi kadın adaylarımızla açtık. Üçüncüsü de bilime güvenmekti. Bilimsel yöntemlerle yönetmekti. Onun için de başta ölçme değerlendirme olmak üzere her türlü bilimsel yöntemle adayları belirledik, sahada takip ettik, kampanyanın şarkısından sloganına kadar, renklerine kadar odak gruplarla çalıştık, profesyonellerin yaptığı işleri halkımızla görüştük. En sonunda 47 yıl sonra Cumhuriyet Halk Partisi birinci parti oldu.
İzmir'de Cumhuriyet tarihi boyunca toplam altı kadın belediye başkanı olmuş. İzmir ve 30 ilçesinde bütün partilerden. Biz dokuz aday gösterdik, sekizi seçildi. Cumhuriyet tarihindeki altının üzerine sekizi ilave ettik. Dediğim gibi İstanbul'da harika işler yaptık. Ama en eksik yanımız kadın belediye başkanı sayımızın üç olmasıdır. Bunun en az bunun üç katı olması gerekiyordu. Ümit ediyorum gelecek dönemlerde kaç erkek belediye başkanımız varsa, o kadar kadın belediye başkanı da olacak. Onun için de Bakırköy, Maltepe ve Üsküdar'ın kadın belediye başkanlarının bu samimi, gayretli emekleri ve sizin takdirleriniz bunun en büyük güvencesi olacak. Ben Sinem Başkanın şahsında tüm kadın belediye başkanlarımızı, kadın siyasetçilerimizi bir kez daha yürekten alkışlıyorum. Bu güzel mahallede, bizim çok sevdiğimiz bu güzel mahallede, bizi her zaman bağrına basan bu güzel mahallede, hafta içinde, mesai saatinde, sabahın erken saatlerinde bizleri misafir ettiğiniz için, sıcacık karşıladığınız için, bizleri dinlediğiniz için teşekkür ediyoruz. Bundan sonra sizin için çalışmaya, Üsküdar için çalışmaya, İstanbul için çalışmaya devam edeceğiz. Sizlerin desteğiyle bu kadrolar Türkiye'yi yönetecek, Türkiye'nin de yüzü gülecek. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı iletiyorum. Teşekkür ediyorum efendim. Sağ olun var olun."