Bursa
Açık
12.1°
Başka Gazete

Grand Kartal Otel yangını davası: 'Ölüme terk ederek sıvışıp gitmişler'

2025.10.30 14:03 Son Güncellenme: 2025.10.30 14:04 - GÜNDEM

Bolu Kartalkaya'daki Grand Kartal Otel'de 78 kişinin hayatını kaybettiği yangın faciasına ilişkin davada oğlu, gelini ve torunlarını kaybeden Uğur Tan Doğan, ''Benim çocuklarım, torunlarım bu maalesef otel sahiplerinin çağırdığı ve bir şekilde katliama bıraktığı, kendilerinin kaçtığı, kendilerini kurtardığı bir olaydır'' dedi.

Grand Kartal Otel yangını davası: 'Ölüme terk ederek sıvışıp gitmişler'

Bolu Kartalkaya'da bulunan Grand Kartal Otel'de, 21 Ocak'ta 78 kişinin yaşamını yitirdiği, 133 kişinin yaralandığı yangın faciasına ilişkin, 20'si tutuklu toplam 32 sanığın yargılandığı davanın üçüncü duruşmasının üçüncü celsesi, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı nedeniyle verilen bir gün aranın ardından Bolu 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye devam ediliyor.

Duruşma esas hakkındaki mütalaaya karşı sanıkların savunmalarıyla sürüyor. Duruşmanın devam ettiği esnada otel yangını faciasında oğlu, gelini ve torunlarını kaybeden Uğur Tan Doğan ile eşi ve kızını kaybeden Rıfat Doğan basın açıklaması yaptı.

"OKULDA YAPILAN PAZARLAMA ETKİNLİĞİ"

"Benim bugün yapacağım açıklama tabii ki içerideki duruşmayla ilgili değil. Onunla ilgili ilk müzakerelerde, ilk savunmalarımızda da bahsetmiş olduğumuz Ceyda Hacıbekiroğlu'nun okulda yapmış olduğu pazarlama etkinliğiyle ilgili" diyen Uğur Tan Doğan, şöyle konuştu:

"Benim küçük torunum Mavi Doğan, Ceyda Hacıbekiroğlu'nun oğluyla aynı sınıfta, İstanbul'da. Ve burada, en son gelinen bu maalesef katliamda Ceyda Hanım'ın organizasyonuyla bizim çocuklar da geldiler ve maalesef orada kendilerini kaybettik. Ama bunun daha önceki olaylarda da etkililiği olduğunu öğrendik. Şöyle ki, benim gelinimin telefonu yeni bulundu. Emanetten aldık ve bir şekilde açtırdık. Oradan çıkan fotoğraflarda, sanıyorum hepinizde bu fotoğraf var. Ekim ayında, yani bu katliamdan dört ay önce yine okulda bir pazarlama etkinliğiyle bazı sınıf öğrencilerinin ve dolayısıyla velilerin katıldığı bir organizasyon olmuş. Nerede olmuş? Diğer otelde, yani Gazelle Oteli'nde. Resimlerini de gördük ve çok acıdır ki, o resimde baktıysanız en soldaki kız çocuğu benim büyük torunum Doğa. Yani Doğa Doğan. Ve ikinci fotoğrafta da zaten aynı şekilde Ceyda Hacıbekiroğlu ve eşi ve diğer yönetim kurulu üyeleriyle kahvaltıda, oğlum ve gelinimin, çocuklarımın, torunlarımın olduğu resimde de görüyorsunuz. Yani bunu neden anlatıyorum? Burada özellikle ilk savunmalarda, 'yönetim kurulu üyeliklerimiz sadece kağıt üzerinde, bizim hiçbir etkinliğimiz, hiçbir yetkimiz yok' gibi birtakım, yani tutarsız savunmalara girdiler. Ama burada benim çocuklarımın maalesef bu cinayete kurban gitmelerinin nedeni, bu okuldaki yapılan pazarlama etkinliği.

"KAYBOLAN 78 CAN BİZİM CANIMIZ"

Bu pazarlama etkinliğinde benim gelinimin arkadaşı hem de gelinimin arkadaşı... Uyandırmıyor. Düşünebiliyor musunuz? Alıyorsunuz okuldan çocukları, götürüyorsunuz. Aynı katta benim oğlum, gelinim ve iki torunum. Ya kardeşim, hiç mi sizden bir tanesi yaralanmaz veya canını kaybetmez? Kaybolan 78 can bizim canımız. 136 yaralı yine bizim canlarımız. Ama maalesef ne kötü tesadüftür ki otelin hiçbir yetkilisi, hiçbir yönetim kurulu üyesi ve hiçbir çalışanı yaralanmamış bile. Böyle bir şey olur mu arkadaşlar? Herkes görür, hepiniz zaten sizlerin sayesinde bunlar basına da yansıdı. Böyle sıvışarak çıkıyorlar. Ama bizim çocuklarımız orada tamamen Allah'a terk edilmiş oluyor. Burada hem daha önce Ekim ayında yapılan Gazelle Otelindeki etkinlik hem de bu en son 21 Ocak tarihinde yapılan Grand Kartal Otelindeki etkinlik, okullarda yapılan pazarlama faaliyetinin sonucunda olmuştur. Benim çocuklarım, torunlarım bu maalesef otel sahiplerinin çağırdığı ve bir şekilde katliama bıraktığı, kendilerinin kaçtığı, kendilerini kurtardığı bir olaydır."

"ONLARI ÖLÜME TERK EDİP SIVIŞIP GİTMİŞTİR"

"Ceyda Hacıbekiroğlu, okulda yaptığı pazarlamalarla insanları toplayıp daha sonra da onları ölüme terk edip sıvışıp gitmiştir. Elif Aras ile Emir Aras'ın da benim karımla kızımın odasından hiç haber vermeden, önünden geçerek gittikleri gibi" diyen Rıfat Doğan ise şöyle konuştu:

"Aynı zamanda ben de kızımın telefonuna ulaştığım zaman, daha önce de belirtmiştim, cesaret edip artık kendimi toparlayıp açtığımda telefonu, öğlen vakitlerinde eşimle Emine Murtaza Ergül'ün sarmaş dolaş resimlerini çekmiş kızım. Ve akşam da oturmuş, Emine Murtaza Ergül'le eşim kahve içmişler. Ve sabah ben ilk indiğimde Emine Murtaza Ergül'le karşılaşmıştım. 'Abla nerede Ceren?' demiştim, 'Hiç bilmiyorum Rıfat, kurtulanlar Dorukkaya'da' demişti. Yani sabaha kadar, akşam öğlen resim çektirip sarmaş dolaş olduğun, akşam kahve içtiğin insanı, arkadaşını ki sabaha kadar merak edip ben gelene kadar aramamış bile. Bir tane cevapsız yok. 'Neredesiniz, ne oldunuz, kurtuldunuz mu?' veya 'Kalkın, uyanın.' Hiçbir şekilde, dediğim gibi, uyandırmamış. Bunlar baştan sona ne yazık ki kötüler. Yani bilgisizlik, cahillik her şey bir yana ama kötülük içlerinde. Tamamen oradan çıkıp, daha sonra canlarını atıp oturup muzlarını, yemeklerini yemişler. Diyeceklerim bu kadar. Adalete güveniyoruz, gereken kararın verileceğine inanıyoruz. Mahkeme Başkanı'na ve heyetine güveniyoruz."