Bursa
Hafif Sağanak Yağışlı
14.1°
Başka Gazete

Gemlik Kent Konseyi ve STK'lardan Fevziye Köyü'nde madencilik uyarısı: "Sarı öküzü kaptırmamalıyız"

2025.10.11 11:24 Son Güncellenme: 2025.10.11 11:34 - BURSA

Bursa Çimento Fabrikası'nın Fevziye köyü sınırında, Hamidiye, Şükriye, Fındıcak ve Ericek köylerinin ortasında yer alan maden sahası için yaptığı ÇED başvurusu, bölge sivil toplum kuruluşları, hukuk temsilcilerinin ve halkın yoğun katıldığı bir bilgilendirme toplantısında gündeme taşındı. Toplantı Fevziye köyü kahvesinde gerçekleştirildi.

Gemlik Kent Konseyi ve STK'lardan Fevziye Köyü'nde madencilik uyarısı: "Sarı öküzü kaptırmamalıyız"

Toplantıya Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, Çevre Meclisi Başkanı Özge Sivrioğlu, DOĞADER Başkanı Murat Demir, Gürsu Ziraat Odası Başkanı Kamil Dönmez, Gemlik Baro temsilcisi Onurhan Köse ve avukatlar ile birlikte bölge köy muhtarları ve Fevziye, Şükrüye ve Hamidiye köy dernek başkanları katıldı.

"Sarı öküzü kaptırmamalıyız" sloganıyla başlayan toplantıda konuşan Gemlik Kent Konseyi Başkanı Sedat Akkuş, fabrikanın 260 bin metrekarelik ruhsatı bulunduğunu, şirketin ÇED başvurusunda ruhsatın yaklaşık 100 bin metrekarelik bölümünde madencilik yapmak istediğini söyledi. Akkuş, madencilik yönteminin "vahşi madencilik" olarak nitelendirilebileceğini belirterek, her seferinde 5.260 kilogram patlayıcı kullanılarak marn çıkarılmasının planlandığını, bunun sonucunda bölgede günde 300 kamyonluk bir taşımacılık trafiği oluşacağını ifade etti.



Akkuş, patlatma ve taşımacılığın özellikle heyelan riski bulunan Fevziye bölgesinde, bitki örtüsü ve hayvan yaşamı üzerinde yıkıcı etkiler yaratabileceğini; en ciddi risklerden birinin ise yeraltı su kaynaklarının zarar görmesi olduğunu vurguladı. Ayrıca Orhangazi örneğine atıfta bulunarak, "10 yıl önce tek bir maden ocağı varken bugün 20'nin üzerinde maden ocağıyla karşı karşıya kaldılar" diyerek bölgeye yapılacak maden işletmesinin yaratabileceği dönüşüme dikkat çekti.

Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy ise bölgedeki jeolojik yapıyı anlatarak, marnın (%50 kireç, %50 kil içeren bir sedimanter kayaç) çimento hammaddesi olduğunu, ancak dinamitle yapılan patlatmalı madenciliğin çok yüksek toz kirliliği üreteceğini; rüzgârla taşınan tozun 4-5 köy ötelerine kadar ulaşarak zeytin başta olmak üzere tarımsal ürünlere ciddi zarar verebileceğini belirtti.



DOĞADER Başkanı Murat Demir de konuşmasında, Uludağ'dan Bursa ovasına kadar bölgenin doğa ve denizini korumak için 20 yıldır faaliyet gösterdiklerini hatırlatarak, toplantıyı düzenleyenlere ve köy muhtarlarına teşekkür etti. Demir, erken dönemde bilinçlenip birlik olunması, hukuki yolların birlikte işletilmesi gerektiğini; dava açma ve hakların birlikte aranmasının önemine vurgu yaptı.

Toplantıda söz alan muhtar ve dernek temsilcileri de endişelerini dile getirirken, bölge halkının tarımsal geçimi, içme ve sulama suyu kaynakları ile yaşam alanlarının korunması yönünde kararlı olduklarını bildirdi. Katılımcılar, ÇED sürecinin yakından takip edileceğini, gerekirse hukuki ve sivil itiraz süreçlerinin başlatılacağını ifade etti.

Bilgilendirme toplantısı, bölge köylerinin doğal varlıklarının ve tarımsal üretimin korunması için ortak hareket derek 19 Ekim Pazar günü bir eylem yapacaklarını duyurması ile sona erdi.