2025.01.31 12:12 Son Güncellenme: 2025.01.31 12:49 - SİYASET
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde verdiği ifadenin ardından vatandaşlara seslendi.
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında başlatılan iki soruşturma kapsamında Çağlayan'daki İstanbul Adliyesi'nde verdiği ifadenin ardından adliye binası önünde toplanan binlerce yurttaşa sesleniyor.
İmamoğlu'nun konuşması şöyle:
"Bugünkü mesele adalet meselesidir, bugünkü mesele hak arama meselesidir, bugünkü mesele geleceğimizdir.
Burada, burada olmayan siyasi parti yok. Bu benim için en büyük gurur vesilesi. Çünkü, çünkü burada tek tek ismini sayarsam yanlış olabilir, atlayabilirim ama ifade edelim ki bugün burada bütün siyasi partiler, iktidar partisi hariç bütün siyasi partiler, bugün buraya adaletin savunması için, bu ülkede adaletin tesisi için bize destek olmaya geldiler.
Haksızlığa, hukuksuzluğa karşı mücadele etmeye devam edeceğiz. Esenyurt'ta başlayan ve Ahmet Özer Hocamızın sabahın köründe derdest edilerek hapse atılması, Beşiktaş'ta Rıza Akpolat kardeşimizin haksız yere tutuklanarak görevinden uzak uzaklaştırılması süreciyle beraber bu yargı eliyle süreci dizayn etme çabası devam etmektedir.
Bütün örgütümüzün yanı sıra elbette yol yürüdüğümüz, özellikle 31 Mart'tan sonra gösterilen seçim başarısıyla Türkiye'nin birinci partisi olan Cumhuriyet Halk Partisi'ne, başta Sayın Özgür Özel Genel Başkanımız olmak üzere her birimize, en fazla da belediye başkanlarına nasıl müdahale edildiğini, nasıl kötü bir muamelenin gösterildiğini hep beraber yaşadık, yaşamaya devam ediyoruz.
Sevgili dostlarım, sevgili dostlarım, elbette bizi farklı konumlandırmaya ve farklı bir biçimde bizleri yorumlamaya çalışanlar var.
Ben, bugün yanımda olan, anons edildi birçok başkanımız da burada ama gelemeyen de var buraya. Çünkü o tarafta, o tarafta insanlarımızın bir araya toplanmasına bile engel olunma çabasını anlayamıyorum.
Korkunun, korkunun neden kaynaklandığını biliyoruz. Bu konuda özellikle bu tür ortamlarda polisimizle, sevgili, kıymetli, ayağına taş değmesin diye dua ettiğimiz polisimizle halkımızı karşı karşıya getiren aklı da kınıyorum.Bunun o kadar kolay halledilebilecek ortamı var ki, buraya gelmezdi. Onun için gelemeyen başkanlarımız var. İzmir Belediye Başkanımıza, Muğla Belediye Başkanımıza, Tekirdağ Belediye Başkanımıza, onların nezdinde burada oldukları için sarıldım, kucakladım, teşekkür ettim.
Tabii özellikle burada bulunması, nasıl kol kola, omuz omuza olduğumuzu, birlikte "Mesele vatansa gerisi teferruattır." diyerek bir arada olduğumuzu gösteren değerli dostum, ağabeyim, Belediye Başkanımız Mansur Yavaş'a teşekkür ediyorum. Mansur Başkanının belediye başkanlarımız adına söyleyecekleri vardır. Mansur Yavaş ile kol kala omuz omuzayım."
YAVAŞ: SİLİVRİ'Yİ KAPATALIM
İmamoğlu'nun ardından sözü alan Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, şöyle konuştu:
"Sayın Başkan öncelikle size, İstanbul'a geçmiş olsun diyorum. Demokrasimize ve hukuka geçmiş olsun demiyorum. Geçmemeli bunlar. Türkiye'yi adeta açık hava cezaevine çevirmek istiyorlar. Tweet ortada bir yere gitmiyor. Bunun suç olup olmadığına cumhuriyet savcısı da iddia edemez.
Hukukta en son yol olan bu tedbire başvurulması yanlıştır. Bir tweet atıyorsunuz Silivri soğuktur diye espri yapıyorlar. Bu espri değildir. Bu demokrasi, hukuk ve ülkemiz adına utanç vericidir. Bir an evvel ülkenin gerçek demokrasiye kavuşması için hep birlikte çalışacağız. Bundan sonra kim olursa olsun hiçbir şekilde tutuklanmayacak. Hiçbirimiz yargılanmaktan ve soru sormaktan korkmuyoruz.
Değerli İstanbullular Silivri'de gereksiz yere tutuklu kalanları ziyaret edeceğiz. İnşallah iktidar olduktan sonra Silivri'yi kapatalım."
İBB Başkanı İmamoğlu'nun ifadeleri ortaya çıktı
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan iki soruşturma nedeniyle Çağlayan Adliyesi'ne gelerek ifade verdi. İBB Başkanı ifadesinde, "Benim sözlerimde tehdit ve hedef göstermek yoktur. Benim yaptığım ifade özgürlüğüdür. Ve ifade özgürlüğü anayasal bir haktır" dedi.
Tehdit, hakaret, görevli kişiyi hedef göstermek ve adil yargılamayı etkilemeyi teşebbüsle suçlanan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, ifadesinde üzerine atılı suçlamaları kabul etmediğini söyledi. İmamoğlu'nun verdiği ifadenin tam metni şöyle:
"Üzerime isnat olunan suçlamaları anladım. Malum 20/01/2025 tarihinde yapmış olduğum bir paneldeki konuşmada sarf ettiğim söylemlere dair Re'sen soruşturma açıldığını öğrendim. Konuya ilişkin beyanımın aynen şu şekilde geçmesini istiyorum. Bugün burada bulunmamın nedeni, hukukun değil talimatların egemen olduğu bir düzenden kaynaklandığını düşünmekteyim.
Şöyle ki; Ben 'hak yemem ama hakkımı da yedirmem' diyerek seçilmiş bir kişiyim. Ve sözümün eriyim. İsnat edilen suçla bağlantılı olarak dediğim şeyler belli, burada da tekrar ediyorum: 'Biz senin evlatlarını bile bu muamelelerden kurtarmak için seni yöneten aklı bu milletin zihninden söküp atacağız. Söküp atacağız ki senin evlatlarının kapısına birileri dayanmasın... senin evlatlarını sabahın köründe evinden kimse almasın... söküp atacağız ki senin dahi yuvana, çocuklarının geleceğine huzuru temin edelim. Bizim derdimiz bu.'
Biz, hukukun talimatla değil, evrensel ilkelerle işleyeceği bir gelecek için gece gündüz çalışıyoruz. Çocuklarımız da gelecek kuşaklar da adaletin sıcaklığıyla huzur ve güven içinde uyuyabilsinler diye.
Resmi davet yazısıyla ifade vermeye pekala davet edilebilecek olan CHP Gençlik Kolları Genel Başkanımızın kapısına gün doğmadan çok sayıda polisle birden gidilmesini eleştirirken, bir abi - bir baba şefkatiyle sarf ettiğim sözlerimi tehdit olarak görmek, bağımsız yargıyı, gerçek adaleti tehdit olarak görmek demek olduğunu düşünüyorum.
Kanaatimce, benim bu sözlerimden ancak yargı üzerindeki hakimiyetini kaybetmekten korkanlar tehdit algılayabilir. Benim sözlerimde tehdit ve hedef göstermek yoktur. Benim yaptığım ifade özgürlüğüdür. Ve ifade özgürlüğü anayasal bir haktır. İfade özgürlüğü, adli makamlara ve onların işleyişine yönelik eleştirileri de kapsar.
Demokratik düzenin bir gereği olarak uğradığımız haksızlıkları milletimizle paylaşmak; yaşanan usulsüzlükleri eleştirmek ve bu uygulamaların 'hukuka güvene' zarar verdiğini dile getirmek ne zamandan beri tehdit sayılmıştır? Ülkenin en büyük partisinin bir belediye başkanı olarak, iktidara geldiğimizde kurulacak düzende "hukuka güven olacak, yargıya güven olacak, yargı bağımsız ve tarafsız olacak, kötü ve intikamcı zihniyete son verilecek, ülkeye adalet gelecek ve kimse sabah erkenden inzibat marifetiyle derdest edilip götürülmeyecek" demek, ne zamandan beri tehdit sayılmaktadır.?
Bence asıl tehdit 'Turpun büyüğü heybede' diyerek yargıya doğrudan müdahale edenler tarafından yapılmaktadır. Yine bence 'Turpun büyüğü heybede' diyerek hedef gösterenler, bu sözleriyle bir yandan da yargı mensuplarının bağımsız ve tarafsız çalışamayacaklarını deşifre etmektedirler. 'Yargı üzerindeki tüm baskıları kaldıracağız, asla yargıya talimat vermeyeceğiz, baskı uygulamayacağız' sözünü veren bir yöneticiyi tehdit olarak gören akıl, milleti tehdit olarak görüyor demektir.
Çünkü bağımsız yargı millet adına karar verir. Bağımsız yargı da milli iradenin bir parçasıdır. Türkiye, liyakatli savcıların ve hâkimlerin onurlu ülkesidir. Bu ülke, hırsızların, yolsuzların, yetim hakkını yiyenlerin karşısına dikilen milletin öz evladı olan hukukçulardan yanadır. Yine onlar, bizim iktidarımızda bağımsız olarak çalışabileceklerdir ve "bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun" diyebileceklerdir.
Bence yargıyı, siyasi çıkarlar için araç hale getirenler günü gelecek, hukuk önünde gerçek bir muhasebeye tabi tutulacaktır. Bu bizim sözümüzdür. Bu yine belirttiğim gibi, halkın adalet talebinin karşılığıdır.
Yargıyı araçsallaştıran siyasiler er meydanına çıkıp mertçe yarışmak yerine, böyle yollara başvurmaktan vazgeçmesini istiyorum. Herkes kendini milletin ferasetine teslim etsin. Çünkü millet büyüktür! Şu da unutulmasın hiçbir baskı, hiçbir tehdit, halkın adalet mücadelesini durduramayacaktır. Bu düzen güçlü bir hukuk devleti olma yönündeki mücadelemizle arzu ettiğimiz hedefe ulaşacaktır. Bu yöndeki inancımız tamdır. Aynı zamanda hukukun talimatla değil, evrensel ilkelerle işlemesinin sağlamak için elimizden gelen mücadeleyi vereceğiz.
Bizim saikimiz, bu milletin evlatlarını şafak operasyonlarıyla gözaltına alanlar ve her muhalif sesi hukuksuz bir biçimde mahkum edenler yaptıkları adaletsizliğin zerresini bile göremeyecekleri bir ortam tesis etmektir.
Bu israf ve yağma düzeni yalnızca hukuku değil, emekçinin ekmeğini, gençlerin umudunu, milyonların alın terini de çaldığını düşünüyoruz. Bu düzen depremde, yangında zorda kalan insanlarımızın canını aldı. Biz buna asla teslim olmayacağız.
Bu büyük millet, adaletin yeniden tesis edildiği günleri mutlaka görecektir. Ve hakkımda açılan bence bu siyasi soruşturmanın cevabını millet sandıkta verecektir.
Yüce milletime arz ederim. Soruşturma konusu olay olan ve 'Bak Başsavcı sana söylüyorum...' şeklinde devam eden konuşma içeriğinde kimsenin onur, şeref ve saygınlığını zedeleyecek söylem ve hitap içerisinde bulunmadım. Kimsenin kendisi veya yakınlarına zarar verebileceğinden bahisle bir söz sarf etmedim. Ve aynı şekilde herhangi bir kimseyi hedef haline getirebilecek bir durum içerisinde yer almadım. Böyle bir hareket ve eylem içerisinde bulunmam mümkün değildir. Üzerime atılı suçlamaları kabul etmiyorum."