2025.10.29 13:12 Son Güncellenme: 2025.10.29 13:13 - SİYASET
İYİ Parti lideri Dervişoğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajında "Cumhuriyet, tüm düşmanlarına inat eşitliktir. Makulde buluşmaktır. Alın terinin, emeğin muhafızıdır" ifadelerini kullandı.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na ilişkin yayımladığı mesajda, "Hangi fikri temelden gelirse gelsin, Cumhuriyet karşıtları hep kendilerine ayrıcalık isterler. Oysa Cumhuriyet, ayrıcalığın, kayırmacılığın panzehridir. Bugün, 102. yılını, büyük bir gurur ve coşkuyla, sonsuz bir inançla idrak ettiğimiz Cumhuriyet; tüm düşmanlarına inat eşitliktir. Makulde buluşmaktır. Dengenin, helal lokmanın, alın terinin, emeğin muhafızıdır. Cumhuriyet gözün arkada kalmamasıdır" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na ilişkin sosyal medya hesabından bir mesaj yayımladı. Dervişoğlu, mesajda şu ifadeleri kullandı:
"EŞİT HAK VE FIRSATLARA SAHİP YURTTAŞLAR HÂLİNE GETİREN CUMHURİYET'TİR"
"İnsanlık tarihi, yönetim biçimleri üzerine yapılan tartışmaların, çatışmaların hatta savaşların tarihidir. Felsefenin, siyasetin, hukukun, sosyal bilimlerin, akademinin yüzlerce yıllık tartışmalarının bir sonucu olan Cumhuriyet kavramının bugünkü tanımına ulaşabilmesi, iki bin yıldan fazla sürmüştür. İnsanı bir ailenin, bir zümrenin tebaası olmaktan çıkaran, eşit hak ve fırsatlara sahip yurttaşlar hâline getiren Cumhuriyet'tir. Bu yanıyla, felsefede ve sosyolojide, Aristo'dan Montesquieu'ya, Adams'a, Madison'a kadar uzanan tarihsel süreçte Cumhuriyet, fikirlerin çatışmasından doğan, insanın haklarını esas alan zengin bir fikri sürecin meyvesidir. Bu süreç, Cumhuriyeti ideal tarifinin ötesinde, teokrasinin kuralları ile harmanlayanların ya da monarşinin mutlak hakimiyetine vesile kılmaya çalışanların fikri çatışmalarına da sahne olmuştur. Yani aslında Cumhuriyet, bugünkü modern tarifine, yüzlerce yıl süren tartışmaların, on binlerce eserle tarihe not düşülen fikir fırtınalarının ardından ulaşmıştır.
Bu süreç aynı zamanda insanlığın hak arama, adalet ve özgürlük arayışının tamamıdır. İnsanın, idare edilenden, idare edene geçişidir. Bugünkü anlamına kavuşması kolay olmadığı için de sanılandan kıymetlidir. Türkiye Cumhuriyeti, Cumhuriyetin tanımı ve şekline dair tartışmalar bugün de devam etmektedir. Çünkü şu bir gerçektir ki adı Cumhuriyet olan her yönetim şekli, insanı özgürleştiren, hakkını ve hukukunu koruyan, yönetimde devredilemez söz hakkı tanıyan bir niteliğe sahip değildir. Adı Cumhuriyet olmakla birlikte, teokratik ya da bir zümrenin egemenliğini esas alan rejimler, devletler de mevcuttur. 20. yüzyılın başında, 'Türk mucizesi' olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti ise yurttaşına haklarını, fırsat eşitliğini sunabilen nadir örneklerdendir. Bu yanıyla Türkiye Cumhuriyeti, yüzyıllar süren hak, hukuk ve özgürlük mücadelesinden ustaca süzülmüş değerler bütünüdür. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yüzyıllara sâri Cumhuriyet birikimini anlayabilen, yorumlayabilen fikri donanımı, Türk Milleti açısından büyük şanstır.
"CUMHURİYET, TAM VE KÂMİL BİR DEMOKRASİ İLE GERÇEK ANLAMINA KAVUŞUR"
Unutulmamalıdır ki, Cumhuriyetimizin kurulduğu yıllarda dünyada ve özellikle de Avrupa'da, totaliter bir rüzgâr esiyordu. Nitekim insanlığı 2. Dünya Savaşı gibi bir felakete sürükleyen de bu totaliter rejimler oldu. Bu rüzgâra rağmen Cumhuriyet diyebilen liderin adıdır Atatürk. Dünya, 2. Dünya Savaşı'nın yıkıntıları ile boğuşurken, temellerini attığı Cumhuriyet, çok partili hayata geçerek demokratik adımlarını daha da hızlandırmıştır. Çünkü Cumhuriyet, tam ve kâmil bir demokrasi ile gerçek anlamına kavuşur. Türkiye'nin Cumhuriyet ve demokrasi süreci, doğulu ya da batılı, siyasetçilerin, bilim insanlarının, filozofların, sosyologların ilgiyle ve titizlikle incelediği, fırsat eşitliği ve vatandaşlık tanımı açısından çok zengin ve donanımlı bir süreçtir. Bu aynı zamanda modern dünyada Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'e duyulan ilginin ve takdirin de sebebidir. Yaşasın Cumhuriyet! İşte bu nedenle, Türkiye'nin ve Türk Milleti'nin Cumhuriyet coşkusu birçok ulusunkinden farklıdır. Çünkü; Hakları, hukuku yok sayılan bir toplumdan, eşit fırsatlara sahip bir millete dönüşümün eşine az rastlanır öyküsüdür Cumhuriyet. Cumhuriyet dendiğinde göğsümüzün kabarmasının asıl sebebi de budur. Türkiye Cumhuriyeti ifadesi, devletimizi tanımlamasının yanında, özgürlüğü, birey olmayı, haklarda ve fırsatlarda eşitliği de tanımlar.
"CUMHURİYET; TÜM DÜŞMANLARINA İNAT EŞİTLİKTİR. MAKULDE BULUŞMAKTIR"
İşte bugün; Cumhuriyetin değer ve kurumlarına karşı duran, onu yıpratmaya hatta yıkmaya çalışanların söz, eylem ve karakterlerine baktığınızda ya teokratik bir müktesebat ya da bir zümrenin hakimiyetini esas alan yönetim biçimi heveslerini görürsünüz. Her iki anlayışın da ortak noktası Cumhuriyet karşıtlığıdır. Çünkü Cumhuriyetimizin milletimize, her bir evladına, Anadolu'nun ücra bir köyünden devletin zirvesine giden yolu açmasına karşıdırlar. Hangi fikri temelden gelirse gelsin, Cumhuriyet karşıtları hep kendilerine ayrıcalık isterler. Oysa Cumhuriyet, ayrıcalığın, kayırmacılığın panzehridir. Bugün, 102. yılını, büyük bir gurur ve coşkuyla, sonsuz bir inançla idrak ettiğimiz Cumhuriyet; tüm düşmanlarına inat eşitliktir. Makulde buluşmaktır. Dengenin, helal lokmanın, alın terinin, emeğin muhafızıdır. Cumhuriyet gözün arkada kalmamasıdır. O varsa sofrada aş, yürekte huzur, gelecekte umut vardır. Cumhuriyet, adalettir. Cumhuriyet, hürriyettir.
"YAŞASIN TÜRK MİLLETİ! YAŞASIN CUMHURİYET"
Cumhuriyet Türk Milleti için hakkı yenenin hakkı, garibin dayanağı, yetimin başını okşayan el, mazlumun duasında yankılanan sestir. Bizim Cumhuriyet tarifimizdeki bu nitelikler, bir şiirin mısraları değil, yüzlerce yıllık bir sürecin, Türkiye'de de verilen büyük mücadelenin ve kazanımların neticesidir. 102'nci yılında, gerçek bir Türk mucizesi olan Cumhuriyetimizin yeni yaşını kutluyor, başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere kahraman ecdadımızı rahmet, minnet ve şükranla anıyorum. Yaşasın Türk Milleti! Yaşasın Cumhuriyet!"