Bursa
Açık
6.5°
Başka Gazete

CHP'li Murat Emir'den Bakan Bayraktar'a sert çıkış: 'Siz gayri millisiniz!'

2025.12.14 01:28 Son Güncellenme: 2025.12.14 01:29 - SİYASET

CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, Bakan Alparslan Bayraktar'a, "Siz gayri millisiniz. Siz Amerika'yı seviyorsunuz. Milli çıkarlar dediğinizde Amerika'nın, Trump'ın mili çıkarlarını savunuyorsunuz. O yüzden yerden köstebek bile çıksa AKP'nin çıkartmasına karşıyız" diyerek tepki gösterdi.

CHP'li Murat Emir'den Bakan Bayraktar'a sert çıkış: 'Siz gayri millisiniz!'

CHP Grup Başkanvekili Dr. Murat Emir, TBMM Genel Kurulu'nda milletvekillerinin sorularını cevaplamak yerine muhalefete yüklenen Bakan Alparslan Bayraktar'a "Buraya, Bakanlar bütçelerini savunmak için ve yüce Meclisten bütçe almak için gelirler. Burası Bakanların küstahlık yapacağı kürsü değildir. Haddini bileceksin, yerini bileceksin, sınırını bileceksin, küstahlık yapmayacaksın!" sözleri ile adeta ders verdi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Grup Başkanvekili Ankara Milletvekili Dr. Murat Emir, TBMM Genel Kurulu 2025 Yılı Bütçe Görüşmelerinde Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar'a sert çıktı. Muhalefet milletvekillerinin sorularını cevaplamak yerine meclis çatısı altında muhalefete yüklenen Bakan Bayraktar'a, CHP Grup Başkanvekili Murat Emir nerede olduğunu hatırlattı, "Küstahlık yapmayacaksın sözleri" ile adeta ders verdi. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, İBB iddianamesinde geçen Cebeci'deki kaçak hafriyat iddialarını da, ""Burada yapılan bütün işlemler olması gerektiği gibidir ve bütün kurallara uygundur" ifadelerinin yer aldığı MAPEG belgelerini göstererek çürüttü. Bakan Bayraktar'ın soruları cevaplamak yerine muhalefete yüklenmesi büyük tepki çekti. CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Anımsayacağınız üzere, dün akşam tartışmanın bir yerinde, Sayın Leyla Şahin Usta bizim Kartalkaya'yla ilgili eleştirilerimize cevap veremediği ve sıkıştığı bir anda kaçak hafriyat yapıldığını ve 110 milyar liralık bir kamu zararı oluştuğu söylemişti. Ben de kendisine yarın kaybolmayın, bizim bir hazırlığımız var demiştim, şimdi, onun sırası geldi. Sayın Şahin Usta burada olmadığına göre tutanaktan mutlaka okuyacaktır. Şimdi, bakın, iddia şu, bu İBB dosyasından da okuyorum: "560 milyar lira büyük soygun var." dediler oysa İBB'nin beş yıllık bütçesi 560 milyar lira etmiyor. 110 milyarlık da bunun içerisinde olmak üzere Cebeci döküm alanına kaçak hafriyat yapıldığına dönük bir iddia var ve bunu da burada kırık plak gibi defalarca gündeme getirdiler. Peki, bu gerçekten izinsiz mi, gerçekten kaçak mı, gerçekten kamu zararı var mı? İşte, Sayın Bakan burada, ona soracağız, o da söyleyecek burada. Baktığınızda -2021 tarihli bir belge var elimde- buradaki yetkili yani bu döküm alanıyla yetkili olan 2 tane kurum var: Biri Enerji Bakanlığının MAPEG kurumu, diğeri de valiliğin maden sahaları bölümü; bu ikisi tam yetkili. Bu ikisinin, özellikle 2021'de şu notu var: "Burada bir elektrik trafosu var. Bu elektrik trafosu yıkılabilir. Acilen, buranın can sağlığı için ve İstanbul'un karanlığa bürünmemesi için mutlaka hafriyat yapılması, oraya döküm yapılması gerekir." diyorlar. Bakın, işte bu, devletin belgesi; Sayın Bakan, bunları açıklayın ki bizim arkadaşlarımız yok yere tutuklu yargılanmasınlar, dört duvar arasında, demir parmaklıklar arkasında kalmasınlar.

MAPEG - VALİLİK - İBB PROTOKOLÜ: KAÇAK DEĞİL, RESMÎ İŞLEM"

Devam ediyorum: 2022'de yine bir belge var, burada da süre uzatımı var. Devletin kurumları bunlar. Hani "kaçak" diyorsunuz ya, "Süre uzasın." diyor. Sonrasında, 2023 tarihli bir belge daha var elimde, burada da koordinatları veriyor. "İyi yapıyorsunuz." diyor, "Olması gerektiği gibi yürüyor." diyor ve burada ayrıca koordinatları veriyor ve süre uzatımı yapıyor sizin Bakanlığınız. Elimde bir protokol var, bu protokolün tarafları MAPEG yani Enerji Bakanlığına bağlı bir müdürlük, aynı zamanda İSTAÇ yani Valiliğin bir birimi ve ilgili şirket. Hatta ve hatta İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve İSTAÇ buradan yüzde 10 gelir elde ediyorlar. Yani, sizin "kaçak" dediğiniz, "Kaçak döküm yapılmış." dediğiniz, "110 milyar lira zimmete para geçirilmiş." dediğiniz ve "Oradan servetler elde edilmiş." dediğiniz aslında, bakın, açıkça Valilik, İBB ve şirket arasında akdedilmiş ve yüzde 10 gelir payıyla yapılmış bir sözleşme üzerinden yürüyor. Böyle bir algı yanılması, böyle bir kirlilik üzerinden arkadaşlarımız peşinen hırsız konumuna düşürüldüler, yargısız infaza tabi tutuldular ve tutuklandılar. İşte, en büyük delillendirdiğiniz, en büyük dayandırdığınız iddiayı tek tek çürütüyoruz. Bakın, bir bilirkişi var, Profesör Doktor Atiye Tuğrul; bu, 2023'te yazmış, demiş ki: "Burada yapılan bütün işlemler olması gerektiği gibidir ve bütün kurallara uygundur, bu onaylanır." Bakın, burada, 2023... Bu belgeler bizde var ama Sayın Bakan, sizde de vardır bunlar; sessiz kalmamalısınız, bunları söyleyin, açıklayın, herkes duysun, sizin grubunuz uysun, Cumhurbaşkanı duysun, Akın Gürlek duysun! Duyurun bunları, masum insanların cezaevinde kalmasına izin vermeyin. Aynı kişi yani bu "Atiye Tuğrul" denen bilirkişi, bu İBB davasının da bilirkişisi biliyor musunuz? "Burada kamu zararı var." diyen kişi. O kişi, 2023'te "Her şey olması gerektiği gibi." diyen kişi, 2025 yılında "Burada kayıp, kaçak var, kamu zararı var." diyor; savcı iddianame yazıyor, hâkimler de iki saatte kontrol edip arkadaşlarımızı cezaevine koyuyor, siz de rahat rahat oturuyorsunuz. Vicdanlıysanız bu vicdansızlığa, bu hukuksuzluğa ses çıkarın, vicdanlarınız ayağa kalksın. Şimdi, burada, Sayın Bakandan artık bu haksızlığa, hukuksuzluğa elindeki belgelerle cevap vermesini ve hiç olmazsa AKP Grup Başkan Vekillerinin bundan sonra gelip özür dilemesini ve bundan sonra da böylesine boş ithamlarda bulunmamasını talep ediyoruz.

SAĞLIK SİSTEMİ ÇARK DÖNÜYOR AMA SAĞLIK ÜRETEMİYOR

Şimdi, Sayın Sağlık Bakanına bazı görüşlerimizi ve sorularımızı iletmek isterim. Doğrusu, Sağlık Bakanlığının Türkiye'deki sağlığı getirdiği nokta hiçbirimiz açısından -sizin açınızdan da eminim- tatmin edici değil. Birçok gösterge var; bebek ölüm hızından anne ölüm hızına, cepten yapılan sağlık harcamasından poliklinik bekleme sürelerine, tetkik bekleme sürelerine ve giderek bütün maliyetin vatandaşın sırtına bindirilmesine elbette hiçbirimizin gönlü razı değil ama hızlı hızlı gidelim. Bakın, aşıyı ben defalarca sordum Fahrettin Koca'ya, cevaplayamadı. Size sorayım, siz belki cevaplarsınız. Bakın, Cantürk Alagöz, AKP'nin Iğdır Milletvekili; pandemi döneminde Sinovac aşısı 200 milyon doz alındı, cebine 1 milyar dolar konuldu. Arkadaşınızın cebine Türkiye Cumhuriyeti 1 milyar dolar koydu. Yanlışsam gelir düzeltirsiniz, bu 200 milyon dozun -bendeki bilgi- 120 milyonu kullanıldı sadece. 80 milyon doz aşı ne yapıldı -500 milyon doların üzerinde- ne yapıldı bunlar Sayın Bakan? Nerede imha edildi? Niye alındı? Bunu alanlar hakkında soruşturma açtınız mı? Bu son derece önemli bir şey. Bunun mutlaka üzerine gitmek lazım. Siz bu pisliğin üzerinde oturmayın; oturanlar gitti, siz bu pisliğin üzerinde oturmayın Sayın Bakan. Aşı demişken hâlâ HPV aşısını gündeme alamamış bir Türkiye Cumhuriyeti; bu benim içime sinmiyor. Bir emekliye 16.681 lira veriyorsunuz ayda, cepten 580 lira harcatıyorsunuz; ulaşım giderleri ve diğer giderler buna dâhil değil. Bu vicdansızlıktır, bu olmaz. Sayın Bakan, 1 milyarın üzerinde poliklinik yapma kabiliyetimiz var, 1 milyarın üzerinde poliklinik yapıyoruz yılda, doğru ama bu, aslında övüneceğimiz bir rakam değil dövüneceğimiz bir rakam. Bizim sağlık sistemimiz dönüyor, çalışıyor, uğraşıyor ama sağlık üretemiyor Sayın Bakan. "Niye OECD ortalamasının 3 katı bizim vatandaşımız doktora başvurmak zorunda kalıyor?" sorusunun cevabını siz de biliyorsunuz, ben de biliyorum, bizi dinleyenler de biliyor çünkü hastalar tedavi olamıyorlar; geliyorlar, tüketiyorlar, ilaç alıyorlar ama sonuç üretilmiyor. O yüzden de acillere başvuruyorlar, hepimizin bildiği rakamlar. Sabrınızı zorlamayacağım Sayın Başkan, ben şöyle toparlayayım: Bakın, ASM'ler , birinci basamak, kan kaybediyor, kan ağlıyor. Olması gerektiği noktaya hiç gelememişti ama şu anda gerçekten çok kötü durumda. Oradaki doktorlar, sağlık çalışanları zor koşullarda çalışıyorlar ve orada bir sağlık personeli istihdamı sorunu var. Aile sağlığı grup elemanları hâlâ kadrosuz çalışıyorlar. Sayın Fahrettin Koca'nın sözü var, sizin sözünüz var; on binlerce sağlık personeli çalışıyorlar, asgari ücretin altında maaş alıyorlar ve köle gibi çalışmalarına rağmen kadrolarına hâlâ kavuşamadılar. Buradan onlara bir müjde vermenizi bekliyoruz. Son söz: Uyuşturucuyla niye mücadele etmiyorsunuz? Tekrar söylüyorum: Uyuşturucuyla niye mücadele etmiyorsunuz? Edemiyorsunuz demiyorum, rakamlar burada, ödenekleri bile kullanmıyorsunuz. En cüzi ödeneği koyuyorlar, onu da kullanmıyorlar arkadaşlar. Uyuşturucuyla niye mücadele etmiyorsunuz Sayın Bakan? Bunu da anlatırsanız mutlu oluruz."

BURASI BAKANLARIN KÜSTAHLIK YAPACAĞI KÜRSÜ DEĞİL!

Bakan Bayraktar'ın milletvekillerinin sorularını cevaplamak yerine muhalefeti eleştirmesi üzerine Genel Kurul kürsüsüne çıkan CHP Grup Başkanvekili Murat Emir, şu ifadelere yer verdi: "Buraya, Bakanlar bütçelerini savunmak için ve yüce Meclisten bütçe almak için gelirler. Burası Bakanların küstahlık yapacağı kürsü değildir. Haddini bileceksin, yerini bileceksin, sınırını bileceksin, küstahlık yapmayacaksın! Biz, böyle Bakanlara had bildirmesini çok iyi biliriz. Bakın, biz sizin Türkiye Cumhuriyeti'nin gördüğü en gayri millî iktidar olduğunuzu çok iyi biliyoruz. Siz gayri millîsiniz, bu gayri millî iktidarın nadir toprak elementlerini çıkartmasına izin verilemez çünkü siz bunları ne çıkartacak kapasiteye sahipsiniz, ne o teknolojiye sahipsiniz ne de o kadar bu vatanı seviyorsunuz. Siz Amerika'yı seviyorsunuz, milli çıkarlar dediğinizde Amerika'nın, Trump'ın millî çıkarlarını savunuyorsunuz. O yüzden yerden köstebek bile çıksa AKP'nin çıkartmasına karşıyız. Beyefendi bizi suçluyor, efendim, suya CHP'li belediyeler zam yapmış. Evet, yaptılar, maalesef yaptılar. Sayıştay raporundan haberiniz var mı? Mecburen Sayıştay denetimleri gereğince maliyeti üzerine yüzde 10 koyup satmak zorunda belediye. Ya, bu ülkeyi siz yönetiyorsunuz, ekonomiyi siz yönetiyorsunuz, yüzde 80 enflasyonu siz yapıyorsunuz, elektriğe o kadar zammı siz yapıyorsunuz. Sonra maliyetler artınca dönüp belediyelere "Suyu niye ucuz satmıyorsunuz?" diyorsunuz. Beceremiyorsanız kalkın, beceremiyorsanız kalkın. Biz bu ülkeyi, ekonomiyi yönetiriz ve bu ülkeye rahat nefesi biz aldırırız, biz; alışın bunlara."

Kaynak: Cumhuriyet