Bursa
Açık
10.8°
Başka Gazete

CHP Bursa'dan 29 Ekim mesajı: "Cumhuriyet her şeyden önce adalettir"

2025.10.29 16:58 Son Güncellenme: 2025.10.29 16:59 - BURSA

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa İl Başkanlığı Cumhuriyet'in kuruluşunun 102. yılında Heykel Atatürk Anıtı'nda tören gerçekleştirdi. Törende konuşan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, "Bugün halkın seçtiği yoldaşlarımız, milletvekilleri, siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçılar içeridedir. Tek suçu ilk seçimi kazanacak olmak olan, yarının Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu, uydurma gerekçelerle rejimin hapishanesi Silivri'de esirdir. Bizler, "Cumhuriyet her şeyden önce adalettir." diyoruz. Ama bugün milyonlar Türkiye'nin her yerinde adalet arıyor" diye konuştu.

CHP Bursa'dan 29 Ekim mesajı: "Cumhuriyet her şeyden önce adalettir"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Bursa İl Başkanlığı, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla Heykel Atatürk Anıtı önünde bir çelenk bırakma töreni gerçekleştirdi.

Törene CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, CHP Parti Meclisi Üyesi ve Bursa Milletvekili Nurhayat Altaca Kayışoğlu, Parti Meclisi Üyesi Canan Taşer, Bursa Milletvekilleri Kayıhan Pala, Hasan Öztürk, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, İl Yöneticileri, İlçe Başkanları, İl Kadın-Gençlik Kolları Başkanları, çok sayıda partili ve yurttaş katıldı.

Çelenk sunumu, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından konuşan CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş şunları söyledi:

"Bugün, Büyük Önder'in "Türk Milleti'nin karakterine en uygun yönetim şekli" olarak tanımladığı; bağımsızlığın, özgürlüğün, eşitliğin ve halk iradesinin simgesi olan Cumhuriyetimizin 102. yıl dönümünü kutluyoruz. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün; bu ülkenin yoksul ama onurlu insanlarına, "Artık kul değil yurttaşsınız; bu vatan, bir kişinin malı değil, bu topraklar üzerinde yaşayan herkesindir." dediği, yüzyıllarca yok sayılmış, ezilmiş ve "sus" denilmiş bir halka "konuş" dediği gündür. Her şeyden öte Cumhuriyet bir lütfun değil, bir mücadelenin eseridir. Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Anadolu halkının; emperyalistlere, memleketi İngiliz'e teslim eden saraya ve gericilere karşı verdiği o destansı mücadelenin, Mondros'u tanımayan, Mudanya'yı yaratanların eseridir. Bugün Cumhuriyet Halk Partililer olarak, büyük mücadeleler sonunda kazanılmış ve bizlere emanet edilmiş olan Cumhuriyetimizin 102. yaşını büyük bir coşkuyla kutlamaktan dolayı onur duyuyoruz. Ancak bizler, bu tarihi coşkuyu yaşarken, ülkemizin bugün karşı karşıya olduğu çetin sınavı görmezden gelemeyiz. Cumhuriyetimiz ikinci yüzyılın başındayken ömrünün en zorlu yıllarını geçiriyor. Cumhuriyetin temel felsefesi olan "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" ilkesinin ayaklar altına alındığı günlerden geçiyoruz. Halkın gözünde meşruluğunu çoktan yitirmiş olan bir azınlık iktidarı, ele geçirdiği devlet imkânlarıyla aylardır partimize ve yol arkadaşlarımıza saldırıyor ve bu ülkeye cumhuriyet tarihimizin en kirli, en karanlık ve en utanç verici günlerini yaşatıyor.

Bugün halkın seçtiği yoldaşlarımız, milletvekilleri, siyasetçiler, gazeteciler ve sanatçılar içeridedir. Tek suçu ilk seçimi kazanacak olmak olan, yarının Cumhurbaşkanı Ekrem İmamoğlu, uydurma gerekçelerle rejimin hapishanesi Silivri'de esirdir. Bizler, "Cumhuriyet her şeyden önce adalettir." diyoruz. Ama bugün milyonlar Türkiye'nin her yerinde adalet arıyor. Üstelik sadece mahkeme salonlarında değil, hayatın her alanında -- işte, sokakta, pazarda ve okulda -- adil bir yaşamın özlemini çekiyor. Bugün güzel ülkemiz, gelir adaletsizliğinde Avrupa'da birinci sırada, dünyada ise ilk on içerisinde. Çeşitli çıkar grupları, halkın alın teriyle oluşan kaynakları yağmalamak için adeta birbirleriyle savaşıyor. Emekçi halkımız artık Türkiye'yi şirket gibi yönetenlerin müşterisine dönüşmüş durumda. Cumhuriyetin öznesi olan kadınların miras hakkına göz dikiliyor, kız çocuklarının okuması engelleniyor. Farklı inançların, kültürlerin ve kimliklerin özgürce var olabilmesinin teminatı olan laiklik, senelerdir saldırı altında. Eğitimin müfredatını gerici tarikatlar, süresini sermaye sınıfı belirliyor. Bilimin sustuğu, "En fazla cahil halkın ferasetine güveniyorum." diyenlerin rektör olabildiği, sanatın yok edilmeye çalışıldığı; Cumhuriyetin ilerici birikimine ve aydınlanma ülküsüne savaş açıldığı günleri yaşıyoruz.

Bütün bu karanlık tabloya rağmen bizler, Cumhuriyetin aydınlık yolunun ışığından güç alarak, her türlü zorluğa karşı durmak için hazırız. Bugün yaşadığımız sorunlar karşısındaki en büyük gücümüz, Cumhuriyetin bizlere sunduğu iradedir. Bizler, Atatürk'ün iki büyük eserinden biri olan Cumhuriyet Halk Partisi'nin neferleri olarak, Türkiye Cumhuriyeti'nin yılmaz bekçileriyiz. Onlar unutturmaya çalıştıkça biz yeniden hatırlayacağız. Onlar susturdukça biz daha gür söyleyeceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar; bir öğretmen öğrencisine düşünmeyi öğrettiğinde, bir gazeteci gerçeği yazdığında, bir kadın "Hayır!" dediğinde, bir genç "Ben buradayım!" dediğinde Cumhuriyet yeniden doğacak, yeniden yeşerecek, yeniden umut olacak. Ulu Önder, "Cumhuriyet güçlü ve yüksek karakterli koruyucular ister." diyor. İşte bizler, yani Cumhuriyetin öz evlatları; Ulu Önder'in "iki büyük eserimden biri" dediği, bu karanlık ortamda halkın umut olarak gördüğü, varlığıyla ezilenlere güven veren Cumhuriyet Halk Partisi'nin neferleri olarak Cumhuriyetin ve halkın koruyucularıyız. Haklı olmanın gururuyla sokaklarda başı dik yürüyenleriz. Biz, 12 metrekarelik zindanlarda bu Cumhuriyet için mücadele verenleriz. Biz, adalet arayan gençliğiz. Ve bizler, Cumhuriyeti gerçek anlamına kavuşturana kadar, bu ülkenin her çocuğu eşit koşullarda gülene kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bugün Cumhuriyet'in olanaklarını kullanarak Cumhuriyet Halk Partisi'ni yıkmaya çalışanlar asla başarılı olamazlar. Bize diz çöktüremezler! Bize boyun eğdiremezler! Cumhuriyet Halk Partisi halktır! Halkı yıkamazlar! Halkı yıkamazlar! Halkı yıkamazlar!

Bursalılar; bizler, bizi bir arada tutan ortak değerleri aşındıran ayrıştırma diline, toplumsal barışımızı tehdit eden pratiklere, birliğimizi ve beraberliğimizi bozmaya çalışan her türlü fitneye, ayrımcılığa ve kutuplaşmaya inat; eski Türkiye özlemiyle bir arada yaşamayı önceliyor ve ortak değerlerimize sahip çıkıyoruz. Bunun için 31 Mart'tan beri şehrimizde hem dini hem milli bayramlarımızı büyük bir coşkuyla kutluyoruz. Çünkü biliyoruz ki Cumhuriyetin gücü halktan, halkın gücü ise birliğinden gelir. Onun için bugün bir ve beraber olmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

İşte bugün Bursa olarak, bir ve beraber olduğumuzu ve Cumhuriyetimize en güçlü şekilde sahip çıktığımızı göstermenin zamanıdır. Bütün mücadele arkadaşlarımı, Bursalı hemşerilerimizi ve sesimin ulaşacağı herkesi bu akşam Nilüfer'de gerçekleşecek olan büyük Cumhuriyet yürüyüşümüze davet ediyor; millet olmanın kıvancını bir kez daha yaşamaya çağırıyorum. Bu duygu ve düşüncelerle, Türkiye'nin aydınlık geleceğini inançla selamlarken; başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere, onun silah arkadaşlarını ve Cumhuriyet'i göremeyen ama bizlere özgür bir vatan bırakan aziz şehitlerimizi minnetle ve rahmetle anıyorum. Ruhları şad olsun. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun! Yaşasın Cumhuriyet! Yaşasın Mustafa Kemal Atatürk." dedi.

Tören konuşmanın ardından gerçekleştirilen toplu fotoğraf çekimiyle sona erdi.