2025.10.11 15:02 Son Güncellenme: 2025.10.11 15:02 - GÜNDEM
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, ABD ile Çin arasında yeni bir tartışmanın başladığını ve adeta ekonomik Soğuk Savaş'ın yaşandığını belirterek, "Bu çalkantılı tablo karşısında dünya ekonomisi yönünü ararken Türkiye, kararlılıkla yoluna devam ediyor." dedi.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye İhracatçılar Meclisince (TİM) Türkiye İnovasyon Haftası kapsamında Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen İnovaLİG Şampiyonları Ödül Töreni'nde inovasyonun Türkiye'nin kalkınma hamlesine yön veren en kritik başlıklardan biri olduğunu söyledi.
Yılmaz, 12 yıllık birikimiyle girişimcileri, akademiyi, sanayiyi ve kamu kurumlarını aynı hedefte buluşturan bu etkinliğin, küresel ölçekte saygın platforma dönüştüğünü dile getirerek, bugün burada geliştirilen her fikrin, atılan her adımın kalkınma yolculuğuna yeni ivme kazandırdığını, yarına bugünden yön verdiğini ifade etti.
"Doğru bir reaksiyon göstermemiz gerekiyor hep birlikte"
İçinden geçilen dönemin konjonktürel dalgalanmaların ötesinde derin yapısal dönüşümlerin yaşandığı eşiğe işaret ettiğini dile getiren Yılmaz, ticarette korumacı politikaların yeniden yükselişte olduğunu, belirsizliklerin arttığını, küresel rekabetin dengelerinin yeniden şekillendiğini söyledi.
Yılmaz, ABD ile Çin arasında yeniden tırmanan gerilime dikkati çekerek, şöyle konuştu:
"Nadir elementlerle ilgili belli teknolojilerle ilgili daha farklı politikalar ortaya koydu Çin. Buna karşı da Amerika Birleşik Devletleri, güçlü bir reaksiyon gösterdi. Adeta ekonomik bir Soğuk Savaş döneminin içinde olduğumuzu ifade edebiliriz. Geçmişte askeri odaklı, güvenlik odaklı bir Soğuk Savaş yaşadı dünya. Şimdi de ekonomik bir Soğuk Savaş'ın arifesinde olduğumuzu, belki de içinde olduğumuzu ifade etmemiz gerekiyor. Bu yeni dönem belirsizlikleri arttırıyor elbette. Riskleri çeşitlendiriyor ama bir taraftan da yeni fırsatlara da kapı aralıyor. Bu yapısal dönüşümü çok iyi okumamız, ülkemizi de burada çok iyi konumlandırmamız lazım. Kamusuyla, özel sektörüyle."
Bu dönemin sadece belli liderlerin ve kişilerin, kişisel özelliklerinden veya tercihlerinden dolayı farklı politikalar izlediği bir dönem olmadığını, kişileri aşan şekilde dünyadaki yeni yapısal ortamın, yapısal dönüşümlerin getirdiği durumla karşı karşıya bulunulduğu belirten Yılmaz, şöyle devam etti:
"Dolayısıyla bu yeni dönemi çok iyi okumamız ve çok doğru bir reaksiyon göstermemiz gerekiyor hep birlikte. Bu çalkantılı tablo karşısında dünya ekonomisi yönünü ararken Türkiye, kararlılıkla yoluna devam ediyor. Zor bir dönemdeyiz gerçekten. Geçmiş liberal küresel düzen, kurumlarıyla, kurallarıyla ciddi anlamda bir dönüşüm süreci içinde. Dünya Ticaret Örgütünden başlayın, birçok başka alana varıncaya kadar. Geçmişte dünya ekonomisi genelde dünya ticaretinden daha yavaş büyürdü. Ticaret büyümeden daha yüksek oranda gelişirdi.
Bu yıl örneğin IMF tahminlerine göre dünya ekonomisi yüzde 3 civarında büyüyecek. Dünya ticareti ise yüzde 2,5-2,6 civarında büyüyecek. Büyümeden daha düşük bir ticaret büyümesiyle karşı karşıyayız küresel düzeyde. Bu, bize şunu gösteriyor. Eski liberal küresel düzen zayıflamış durumda. Bir geçiş sürecindeyiz. Yeni kurallar, yeni bloklaşmalar oluşuyor ve burada artık eskisi kadar hiç kimsenin işi kolay değil."
"Bir istikrar programı izliyoruz"
Yılmaz, bu ortama rağmen ihracatçıların sergilediği performansı yürekten alkışladığını dile getirerek, yatırım, istihdam, üretim ve ihracat odaklı büyüme stratejisi sayesinde ekonominin 2024'te yüzde 3,3 büyüdüğünü, bu yılın 2. çeyreğinde büyüme oranının yüzde 4,8'e ulaştığını söyledi.
"Bir taraftan bir istikrar programı izliyoruz, bir taraftan da büyümemizi, istihdamımızı devam ettiriyoruz. Bu ikisini aynı anda yapabilmek öyle kolay bir iş değil gerçekten ama Türkiye bunu başarıyor. Böylece Türkiye ekonomisi, kesintisiz 20 çeyrektir büyümesini sürdürerek istikrarını koruyor. İşsizlik oranımız ağustos ayında yüzde 8,5 düzeyinde gerçekleşmiş, son 28 aydır tek haneli seyreden bu oran, iş gücü piyasamızın güçlü görünümünü ortaya koymuştur." diyen Yılmaz, işsizliğin daha da düşeceğini, ilk defa bu Orta Vadeli Program'da atıl iş gücü konusunu çok daha detaylı ele aldıklarını ve iş gücü piyasalarına bu potansiyelin nasıl kazandırabileceğine ilişkin detaylı birtakım politikalara yer verdiklerini anlattı.
Ekonomi politikalarında temel önceliklerinin enflasyon olduğunu vurgulayan Yılmaz, şöyle devam etti:
"Makro finansal istikrarımızı güçlendirmeye, enflasyon oranımızı düşürmeye gayret ediyoruz. Yıllık enflasyon eylül ayında yüzde 33,3 oldu. Dezenflasyon sürecinin başladığı haziran ayından bu güne 42 puanlık bir düşüş var. 2023'te yüzde 65 civarındaydı enflasyonumuz. 2024'te yüzde 44 oldu. Bu sene işte yüzde 30'un biraz altı, biraz üstü bir yerlere gelmiş olacağız önümüzdeki aylara bağlı ama bir düşüş trendi çok net bir şekilde görünüyor. Gelecek seneki hedefimiz yüzde 20'nin altında bir enflasyon, 2027'de ise tek haneli rakamlara ülkemizi yeniden ulaştırmak. Bütün planlamamızı buna göre yapmış durumdayız."
Orta ve uzun vadede enflasyonu düşüren politikalarla sağlıklı, istikrarlı, yüksek, sürdürülebilir büyüme ve ihracat politikalarının son derece örtüşen politikalar olduğunu vurgulayan Yılmaz, bu yılın ocak-eylül döneminde ihracatın yüzde 4,1 artışla yaklaşık 201 milyar dolara ulaştığını, bir önceki yılın aynı dönemine göre 8 milyar dolar civarında artış görüldüğünü hatırlattı.
"İhracatın kalitesini, niteliğini artırmak son derece önemli"
Yılmaz, OVP'ye göre ihracatın 2028 itibarıyla 300 milyar doları aşacağını, hizmet ihracatının da 150 milyar doların üzerinde olacağını dile getirerek, "Türkiye Yüzyılı hedeflerimiz doğrultusunda katma değeri yüksek, teknoloji yoğun, markalı ve tasarımlı ürün ihracatını artırma kararlılığımız sürmektedir. Bir taraftan ihracatı artırmak, diğer taraftan ihracatın kalitesini, niteliğini artırmak son derece önemli. Katma değeri daha yüksek, teknolojik içeriği daha yüksek bir üretim ve ihracat yapısı oluşturmak son derece kıymetli." diye konuştu.
Milli Teknoloji Hamlesi'nin, ülkenin teknoloji üretim kapasitesini güçlendirirken yerli üretimi ve stratejik bağımsızlığı pekiştiren vizyonu hayata geçirdiğini vurgulayan Yılmaz, şunları ifade etti:
"Bundan 20 küsur yıl önce yüzde 20 olan yerlilik oranımız, bugün yüzde 80'i aşmış durumda. Geçen yıl savunma sanayisi ihracatımız 7 milyar doları aştı. Bu yıl inşallah daha da üstünde olacak. Yakın bir gelecekte çift haneli savunma sanayisi ihracatçısı ülkelerden biri haline geleceğiz. Savunma sanayisini ben sadece güvenlikle ilgili görmüyorum. Orada elde ettiğimiz yetkinlikleri sivil endüstrilere de yayarak topyekun ekonominin aslında teknolojik seviyesini yükseltmiş oluyoruz. Dolayısıyla savunma sanayisi sadece güvenlikle ilgili değil refahla da ilgili. Katma değeri yüksek bir ekonomi oluşturma hedefimizle de yakından ilgili."
Yılmaz, yapay zekanın sıradan teknolojilerden biri olarak değerlendirilmemesi gerektiğine dikkati çekerek, inovasyonun da bu çerçevede yeniden ele alınması ve bu yeni döneme hazırlanılması gerektiğini, özellikle yapay zeka teknolojilerinde start-upların desteklenmesi ve insan kaynağının geliştirilmesinin son derece kıymetli olduğunu söyledi.
"Yeni girişimlerin desteklenmesi çok çok kıymetli"
İnovasyon ekosisteminin yalnızca bir sektörün değil toplumun bütün kesimlerinin ortak hareket etmesiyle güç kazanacağını, kamu kurumları, özel sektör ve akademi dünyası arasında kurulan bu üçlü yapının bilgi üretimini hızlandıran, teknoloji transferini kolaylaştıran ve üretim süreçlerini daha çevik hale getiren stratejik zemin olduğunu anlatan Yılmaz, bu çerçevede özellikle KOBİ'lerin, küçük işletmelerin dinamizminden çok faydalanılması ve gençlerin yenilikçiliğinden, girişimciliğinden en üst düzeyde istifade edilmesini gerektiğini vurguladı.
Yılmaz, klasik bankacılık sisteminin tabiri caizse "parası olana para veren" sistem olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Halbuki yenilikçi, girişimci bir ekosistemde belli riskleri de üstlenebilen, parası olmayan ama iyi projesi olan, iyi fikri olan, güçlü bir yeniliğe imza atabilecek gençlerin, yeni girişimlerin desteklenmesi çok çok kıymetli. Klasik sistem tabii ki devam edecektir ama yenilikçiliği, girişimciliği destekleyen bir finansal altyapının oluşması, araçların çeşitlenmesi de inovasyonun güçlü bir şekilde yoluna devam etmesi bakımından çok önemli. Biz de hükümet olarak bu politikaları destekliyoruz."
Yılmaz, İnovaLİG Şampiyonları Ödüllerinin, Türkiye'nin küresel ölçekte rekabet eden şirketlerinin vizyonunu, kararlılığını ve yenilikçilik kapasitesini yansıttığını dile getirerek, bu yıl ödül alan tüm firmaları tebrik etti, yenilikçilik ekosistemine katkı sunan kamudan, özel sektörden, akademiden tüm paydaşlara teşekkürlerini iletti.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, AK Parti Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş, Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanı İbrahim Şenel ve Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı Mustafa Gültepe'nin katılımıyla inovasyon şampiyonlarına ödülleri verildi.