2025.09.29 10:12 Son Güncellenme: 2025.09.29 14:05 - BURSA
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, gerçekleştirilen "Eylül Ayı Değerlendirme Toplantısı"nda önemli açıklamalarda bulundu. Başkan Bozbey "AK Parti'ye geçecek" iddiaları hakkında bir kez daha açıklama yaparak "Bursa halkı seçimde Cumhuriyet Halk Partisi adayı olduğumu bilerek oy verdi. Mustafa Bozbey'in bir kimliği var, hiç kimse merak etmesin" dedi. Başkan Bozbey kent genelinde su kesintisi yapılacak mı sorularını ise, "Bursa'da su çeşmeden içilir dedik. Ben çeşmeden içiyorum... Şu an için kesinti yapılması söz konusu değil ancak yağışlara bakacağız. Yağışlar yetersiz kalırsa elbette çalışmalarımız olacak paylaşacağız yağışlara bağlı" ifadelerini kullandı.
Başka Gazete / Haber Merkezi
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Bursa Büyükşehir Belediyesi Ana Hizmet Binası'nda düzenlenen değerlendirme toplantısında konuştu
🎥 CANLI | Büyükşehir Belediye Başkanımız Mustafa Bozbey Açıklamalarda bulunuyor https://t.co/HtEF1qC7zf
-- Bursa Büyükşehir Belediyesi (@bursabuyuksehir) September 29, 2025
Başkan Bozbey'in konuşmasından satır başları şöyle:
"Toplantımıza bizleri gururlandıran bir olayla başlamak istiyorum milli sporcumuz Defne Kurt Dünya Para Yüzme Şampiyonası'nda adeta tarih yazdı sadece yedi gün içerisinde beş altın madalya kazanarak ülkemize büyük bir gurur yaşattı kendisine teşekkür ediyoruz.
Elbette bu gurur tablosu tek bir başarıyla sınırı değil yine milli voleybol takımımız ve erkek basketbol takımlarımız da dünyada gerçekten önemli bir yere sahip olan şampiyonlarda ikincilik elde ettiler ve bizim gururumuz oldular her birini yürekten kutluyorum tebrik ediyorum.
Şampiyon olacaklarına inanıyorlardı ama ikinci olmaları bile bizim için büyük bir gurur. Bu vesilesiyle ayrıca kentimizde de hentbol kupasını şehrimize kazandıran kadın hentbol takımımızı da tebrik ediyorum.
Diliyorum ki bu güzel başarılar artarak devam edecek, hem ülkemizi hem kentimizi gururlandırmaya devam edecektir. Kendilerine bir kez daha teşekkür ediyor ve kutluyorum.
Uluslararası 4. Gastronomi Festivali'mizi dün büyük bir ilgi ve coşkuyla tamamladık. Festivalimize konuk olan ünlü şeflerimizin ve yazarların da özellikle vurguladığı gibi, festivalimiz artık ülkemizin sayılı gastronomi festivalleri arasına girmiştir. Bu başarı, Bursa'nın zengin mutfağının aslında dünyaya ve ülkemize tanıtılması açısından son derece kıymetlidir. Bu kapsamlı ve etkili organizasyonda emeği geçen çalışma arkadaşlarım olmak üzere herkese, her bir bireye, şeflerimize, aşçılarımıza ve destek veren kurumlarımıza teşekkür ediyorum. Artık Bursa'da rota yeniden oluşturuldu ve Türkiye'nin en önemli gastronomi duraklarından biri Bursa olmuş oldu.
Şeflerin söylediklerini size ifade etmek istiyorum: Şu an Türkiye sınırlarını aşan bir festival olduğunu, her birinin bunu yaptığını ve son derece memnuniyetlerini dile getirdiklerini belirttiler.
Orası panayır değildir, tamamen söyleşilerle 100'ün üzerinde etkinlik yapıldı ve Bursa'nın unutulmaya yüz tutmuş yemekleri orada farklı yorumlarla da sunuldu.
Oradaki şeflerin yapmış olduğu yorumlar Bursa gastronomisine katkı sağladı. Onun için bu konudaki hassasiyetimizi ortaya koyduk. Tüm şeflerin bu dikkati çekti. Gastronomi yazarlarının da geçen yıldan önerileri vardı; bu yıldan da onlardan şunu istedik: Bir eksiklik ya da öneriniz varsa, sizin önerileriniz bizim için kıymetlidir.
Marmara Belediyeler Birliği Başkanı olarak, bu yıl iki yılda bir düzenlenen Marmara Urban Forumu (MARUF25) bu yıl da yine 1-3 Ekim Haliç Kongre Merkezi'nde yapılacak. Dünyanın dört bir yanından belediye başkanları, akademisyenleri, iş dünyası temsilcilerini ve sivil toplum kuruluşlarını bir araya getiren MARUF25'in açılışına da hepinizi bekliyoruz.
Bugün, geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin eğitimden spora, kültürden istihdama kadar her alanda desteklenmesi için yapmış olduğumuz çalışmalardan sizlere belli kesitler sunacağım. Bugün ağırlıklı olarak gençlere ayıracağız. Her toplantımızın bir ana teması vardı; bugünkü toplantımızın ana teması ise gençler.
Her bireyin potansiyelini ortaya koyabileceği, hayallerinin peşinde koşabildiği, fırsat eşitliği ile güçlendiği bir Bursa için gençlerimizi her alanda desteklemeye kararlıyız. Çünkü onlar bizim geleceğimizdir. İnanıyoruz ki, gençlerin sesini duymayan bir kent, geleceğe de güvenle ilerleyemez. Bu nedenle gençliğe dair tüm projelerimizi sadece bir hizmet aracı olarak görmüyoruz; aynı zamanda güçlü bir toplumsal yatırım olarak da görüyoruz.
Bursa'da gençlik için bir şeyler oluyor diye söylemiştim. Bugün herkes görüyor ki, Bursa'da gençlik için çok şeyler oluyor. Emin olun, gençliğimiz için bu güzel çalışmalarımızı hız kesmeden devam ettiriyoruz. Ayrıca bu süreçte kendimizde kente değer katan önemli açılışlarımız da, temel atmalarımız da, projelerimiz de ve düzenlediğimiz etkinliklerimizde sizlerle paylaşacağım.
Gençliğe dair vizyonumuzu birçok yerde bahsetmeye çalışıyorum. Öncelikle Gençlik Spor Hizmetleri Daire Başkanlığımızdan başlarsak; eğitim atölyeleri ve çeşitli atölyelerle gençliğin yanındayız. Bakın, Psikoloji İle Roman ve Yaşam Atölyesi'ni hayata geçirerek 700 civarında gencimizin yazım, üslup ve analitik alanında akademisyenlerden eğitim aldığını burada görüyoruz
Yine yaz aylarında yaptığımız gençlik kampları sadece Orhaneli, Göynükbelen'de 1100 civarında gencimiz bu kamplara katılarak eğitim aldılar; hem sosyalleştiler, yeni yeni arkadaşlıklar kurdular. Ama bunun yanında en önemlisi, onlar aslında geleceğimiz olarak gördüğümüz gençlerin ileriye, geleceğe bakışlarını da geliştirmeleridir. Gemlik Karacaali Kampı'nda ise 2000 civarında gencimiz orada yine hem sporla hem de faaliyetlerle tanışma imkanı buldu.
Ancak Karacaali Gençlik Kampı belediyemizden alındı ve Bakanlığa geçti. . Göynükbelen tesisleriyle ilgili dava sonuçlarını ise bekliyoruz.
Bizim amacımız gençliği atölyelerde sosyal ve kültürel bilgilerle, sporla buluşturup bunları yaptığımız bir alan yaratmaktır. Orada ne siyasal çalışma var ne de başka bir çalışma. Onun için bizler, bu tesisleri eğer Büyükşehir Belediyesi yapmış ve oraya bir Bursalının parasını harcamışsa, o tesislerin Bursa Büyükşehir tarafından işletilmesinden ve sahiplenilmesinden yanayız. Bunun bir kez daha altını çiziyorum. Bakanlık yetkililerinin de bu konudaki hassasiyetlerini bekliyoruz.
Her yıl binlerce gencimiz Bursa'ya geliyor. Onların kentimize adapte olabilmeleri için hem terminalde hem kampüste onları karşıladık, Bursa ile ilgili bilgileri paylaştık. Üniversiteye hoş geldin şenliklerini bu kapsamda düzenledik. Bursa'yı iyi tanımaları, Bursa'nın ne olduğunu öğrenmeleri için onlarla bir araya geliyoruz. En güzel yıllarını Bursa'da geçirecekler ve Bursa'yı iyi tanıyarak gittikleri yerlerde de Bursa'yı anlatmaları için onları destekliyoruz. Bursa'yı tanıtıyor, Bursa'yı içselleştiriyoruz ve böylece onların da en azından bir yanlarının Bursa olduğunu hatırlatmış ve sağlamış oluyoruz.
Özellikle 29 Ekim'de 17 ilçedeki gençlerle buluşmalarımız devam ediyor. Bu yıl da programlarımız devam edecek. 11 ve 12. sınıf öğrencilerimize de sınav streslerini azaltacak, zamanı verimli kullanmayı hedefleyen çeşitli kamplar da yaptık. Biz bilimsel olarak çalışmaya devam ediyoruz, biz bilime inanan insanlarız. Akademisyenlerimiz destek veriyorlar, her birine teşekkür ediyorum. Gençleri geleceğe en iyi şekilde hazırlamak hepimizin sorumluluğu. Ancak bunu yerel yönetimlerin, var olan tesisleri kullanmasıyla, var olan tesislerin yerel yönetimlere aktarılmasıyla bu tesisleri kullanacağını tekrar ifade etmek istiyorum.
Sporda gençlerimizin başarılı olduğunu da görüyoruz. Örneğin, jimnastik gibi, Mete Gazoz gibi gençlerle buluşturup başarı grafiğinin, başarının nasıl oluştuğunu onlara anlatmasını sağladık. Birçok gencimiz katıldı; sadece bu etkinliklerde 1000'in üzerinde genç onları dinledi ve onlardan ilham aldı. Böylece gençlerin farklı alanlara, farklı spor dallarına yönelimi sağlanmış oldu.
Gençlerimizi şehir içi ve şehir dışı gezilerimizde de bir araya getiriyoruz ve ülkemizdeki farklı alanlarda, farklı şehirleri tanımalarına da imkân sağlıyoruz.
Gençlerimizin yerel yönetimlere dair fikirlerini de öğrenmek üzere, Genç Fikirler Ağı altında toplantılar düzenledik. İnanın bana, çıkan sonuçlar gençlerin çok farklı olduğunu gösteriyor.
Beklentileri arasında çok farklar var, yani gençler farklı şeyler bekliyorlar. Onun için bu konudaki sonuçlar, bizim gençler üzerine yapacağımız proje çeşitliliğini de ortaya koyuyor. Teknik geziler olsun, diğerleri olsun; gençlerimizi fabrika gezilerine götürüyoruz. Onların o gözlemleri sonucunda elde ettiği birikim ve bilgi, yaşamlarını da değiştirebilir.
Hedefimiz, ilkokuldan başlayarak lise sona kadar çocukların o fabrikalarda üretimi görmelerini sağlamak. O platformda gezerek, çocukların her yıl bir fabrikayı gezip bunları öğrenmelerini istiyoruz. Bunu sağladığımızda ne olacak? İnanın bana, ilkokulda, ortaokulda ya da lisede çocukların gelecekle ilgili kararlarında değişim sağlanacak. Bunu neden söylüyorum? Japonya'da gördüğüm için söylüyorum. Biz diyoruz ki, Japonlar niye ihracatta bu kadar iyi, milli geliri bu kadar yüksek.
Size bir anı anlatayım, örnek olsun. Bizi Japonya'da bir demirçelik fabrikasına götürdüler. İlkokul çocukları gördük; baretleri var, giyinmişler, korumaları var. Dedim ki, 'Neden çocuklar burada?' Dediler ki, 'Biz her sene bu çocukları gezdiriyoruz. Fabrikada üretimin başından sonuna kadar geziyorlar. Kulaklıklar da takmışlar, anlatıyorlar. Diyorlar ki: "Sizin büyükleriniz bu fabrikayı bu duruma getirdi. Şimdi sizler öyle bir bilgiyle donatılacaksınız, böyle eğitileceksiniz ki bunun daha iyisini yapacaksınız. Sizin sorumluluğunuz bu." Bunu öğretiyoruz,' diyorlar. Yani liseyi bitirene kadar 12 farklı fabrikayı gezen bir çocuğun beyninde neler oluşur, bir düşünün. Hedefi belli: daha iyisini yapmak. Onun için hatırlarsınız, Körfez'de bir kablonun bağını yanlış yaptığı için harakiri yapan bir Japon vardı. Bu kültürle yetişiyorlar; hedefi ne? En iyisini yapmak. Devlet ya da özel okul fark etmiyor; her yıl bu çocukları o fabrikalarda gezdirmek, bunun görülmesini sağlamak gerekiyor. Görecek ya, o çocuğun beyninde şimşekler çaksın ve bir şeyler oluşsun. Onun için bunu önemsiyoruz.
Sahurda Ramazan buluşmaları var. Çorba dağıtım noktalarımız var; hem Uludağ hem Teknik Üniversite'de her gün yaklaşık 1200 öğrenciye çorba dağıtımı yapıyoruz. 15 gençlik merkezimizde gençlerimize internet, kütüphane ve sosyal çalışma ortamları sağlıyoruz. Gemlik ve Karacabey Gençlik Merkezlerimizin açılışını yaptık. Ekim ayı içerisinde hem Mustafakemalpaşa hem Çınarönü'ndeki gençlik merkezlerimizi açacağız.
Dijital Gençlik Merkezi'mizde yapay zeka, robotik ve kodlama gibi çalışmalarımızı gençlerimizle birlikte yapıyoruz ve bunları da çoğaltıyoruz. Spor alanında önemli bir projeye imza attık. Önümüzdeki yılda bu proje daha da artarak devam edecek. 2 Nisan'da başladık ve 19 Mayıs'ta bitti. 17 ilçemizde, 17 farklı branşta hem okullarımız hem üniversitelerimiz hem bireysel anlamda birçok genç katıldı. Bursa Uluslararası Spor Festivali son aşamasında, kardeş şehirlerimizden gelenlerle turnuva yapıldı; kaynaşmaları sağlandı. 100.000'in üzerinde katılımcı bu projede yer aldı. Önümüzdeki yıl bunu biraz daha detaylandıracağız.
Bu konuda zorlandık mı? Evet, zorlandık. İzin almakta zorlandık. Biz Milli Eğitim'le beraber çalışmak istiyoruz; Milli Eğitim İl Müdürlüğü ile ilçe müdürlükleri, okullarımız ve müdürlerimizle birlikte çalışmak istiyoruz. Gençler hepimizin. Bu projede başlangıçta epey bir emek sarf etti arkadaşlarımız. Ancak ben, sayın valimize huzurlarınızda teşekkür ediyorum. Onun desteği ve katkısıyla bu sorunu da çözdük ve projeyi gerçekleştirmiş olduk.
Önümüzdeki yıl belki 100.000'in çok daha üzerinde bir projeye dönüşecek. Amacımız belli: Gençlerimiz spor yapsınlar, aktivitelere katılsınlar ve birbirlerini tanısınlar.
Osmangazi'deki bir okul ile Yıldırım'daki bir okul bir araya geliyor, müsabaka yapıyorlar, tanışıyorlar ve karşılıklı olarak spor yapıyorlar. Ne kadar güzel! Ya da Nilüfer'deki bir okul ile Yenişehir'deki bir okul, İnegöl'deki bir okul gibi... O gençler bir araya geliyorlar. Bunun kime kötülüğü var? Hiç kimseye, hep iyilik.
Beden eğitimi öğretmenlerimizin tamamı bu işin içerisinde yer almak istiyorlar. Farklı düşünebilirler, bizi ilgilendirmiyor. Ancak beden eğitimi öğretmenlerimize teşekkür ederim. Katkı sunan ve katkısı olan müdürlerimize de teşekkür ediyorum. Ama dediğim gibi, valimizin desteğiyle bu sorunu çözdük. Bu yıl böyle bir sorun yaşamadan, gençlerimizin bir arada buluştuğu bir ortamın sağlanması tarafındayız. Umuyorum ki bunu gerçekleştireceğiz.
Uludağ'ı görmemiş gençlerimiz var, arkadaşlar. Uludağ görmemiş gençlerimizi tespit ettiler arkadaşlarımız ve onları oraya çıkardılar, kamp yaptılar, teleferikle çıkardılar, onu görmüş oldular. İlk defa çıkanların heyecanını arkadaşlarım anlatıyor, şaşırıyoruz.
1200 civarında çocuğumuzu kayak sporu ile tanıştırdık.
Gemlik'te Deniz Küreyi Türkiye Şampiyonası'nı düzenledik. Mihraplı'da yine bir şampiyonayı hep beraber yaptık. Tarihi Molla Arap bölgesinde ekstrem bisiklet yarışını gerçekleştirdik.
Hedefimiz, Bursamızı sporun merkezi haline getirmek. Bunu yanında, basketbolda ve voleybolda çalışmalar yaptığımız gibi, Bursaspor da tabii ki bizim marka değerimiz. Dün talihsiz bir gün oldu; bunlar yine telafi edilecek durumlardır, kimse moralini bozmasın. Ama bu sene de inanıyoruz ki, biz lige çok rahatlıkla çıkabilecek kapasitede bir takımımız var. Dün yaşanan olaydan dolayı tabii ki üzüntümüz var; bazen kaza olabilir, risk olabilir, öyle değerlendiriyoruz. Ancak Bursaspor önemli. Bakınız, o stada gitmemiş birçok genç, belediyemizin yaptığı organizasyonla bu stada gidiyor, o heyecanı yaşıyor. Yüzlerce genci şu ana kadar Bursaspor maçlarına götürdük ve götürmeye devam ediyoruz. Bunu yapmak zorundayız.
Çeşitli etkinlikler yine devam ediyor. Bir taraftan da spor tesisleri ile çalışmaları artırmaya devam ediyoruz. 2025'in ilk sekiz ayında, 1.200.000 civarındaki gencimiz testlerimizden yararlanmış oldu.
Engelli gençlerimize de destek oluyoruz. Yine Bursa'da bir ilktir; hem amatör kulüplerimizi destekliyoruz, hem de 260 amatör spor kulübümüzün lige katılması için ücretlerini Büyükşehir Belediyesi olarak biz ödedik. Neden bunu söylüyorum? Çünkü birçok amatör spor kulübü liglere katılımda imtina ediyor; çünkü belli bir ücreti var ve bu ücreti yatıramaz durumdalar. Biz onları sahiplendik ve bu bedelleri federasyonla anlaşarak ödedik.
"HEDEFİMİZ BELLİ, SPORUN KENTİ OLAN BİR BURSA'YI OLUŞTURMAK"
Atatürk Spor Salonu devam ediyor, inşallah zamanında yetişecek. Yeni yüzme havuzları, spor sahaları, atıcılarda projeleri tamamlanma aşamasına gelen sporcu konaklama tesisi gibi çalışmalar devam ederken, bir taraftan da tesislerin yenilenmesi devam ediyor. Çünkü uzun zamandır elden geçmemiş, kötü bir duruma düşmüş tesisleri periyodik olarak yeniliyoruz. İhtiyaç olan kısımlara ilave tesisler yapıyoruz. Bursa'nın spor altyapısını da her geçen gün güçlendirmiş oluyoruz. Hedefimiz belli, sporun kenti olan bir Bursa'yı oluşturmak.
Gençlere kırtasiye desteklerimiz aynı şekilde devam ediyor. 26.000'i aşkın öğrencimize destek sağlıyoruz. Genç Kart desteği ile eğitim desteği veriyoruz. Tabii biz buna burs değil, eğitim desteği diyoruz. Yine bu yıl da 10.000 öğrencimize eğitim desteğini Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak vereceğiz. Geçen yıl da verdik, bu yıl da devam edeceğiz.
Uluslararası Gençlik Festivali, Edebiyat ve Kukla Festivali gibi gençlerimizin ufkunu genişleten önemli buluşmalarımızı da yapmaya devam ediyoruz. Kültür Fabrikamız son derece önemli; arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. 2025'te hayata geçirdiğimiz Kültür Fabrikası, gençlerimizin üretim, paylaşım ve yaratıcılık merkezi haline gelmiştir. Atölyeler gençlerimizi bir araya getirdi, gençlerimizin kendilerini keşfettikleri bir yer oldu.
Tam Pınar Yalı kapsamında gençlere yönelik atölye buluşmaları planlıyoruz. Köprübaşı Edebiyat Buluşmalarıyla da gençlerimizin, tabi meraklı ve istekli olan gençlerimizin yazma ve okuma konusunda üretim süreçlerine katkılarını hep beraber gerçekleştiriyoruz.
Bursa, 'Sanatla Yeşeriyor' temasıyla yaz boyunca gençlerimize tiyatrolar ve atölyeler sunduk ve sunmaya da devam ediyoruz. Gezici kamyon sinemamızla da 17 ilçemizde çocuklara ve gençlere ulaştık, gençlere animasyon filmleri gösterimi yaptık. Gezi rota programıyla da gençlerimizin kentimizin tarihi ve kültürel değerleriyle buluşmasını sağlamış olduk.
Bursa Karagöz Buluşması kapsamında da 65 sanatçımız, akademisyenimiz ve araştırmacımızı gençlerle bir araya getirdik. Geleneksel gölge oyunumuzun çağdaş yorumlarıyla onları buluşturduk. Gençlerimizin kültürel mirasımıza sahip çıkmasını sağladık.
Gençlerimizin Bursa'yı her yönüyle tanımasını istiyoruz ve tanıdıkça da bulundukları yerlerde Bursa'yı anlatabilmelerini arzuluyoruz.
Gece müzeciliğini ortaya koyduk. Gençlerimiz geceleri de müzeye gelebiliyorlar.
"BURSA'DA TURİSTLERİ NASIL TUTACAĞIZ"
Aktopraklık Arkeoloji Söyleşileri ile buluşmalar sağladık. Arkeofest 2025'te gerçekleştirildi, binlerce çocuğun ve gencin katılımını sağladık. Arkeofest'in olduğu alanda bir müze var; müziği toparlamaya çalışıyoruz. Yakın süre içerisinde faaliyete geçecek. Fakat yedi yıldır kapısı kilitli, hatta iki defa hırsızlık yapılmış; kablolar, alet edevat çalınmış. En sonunda kapısına çapraz ahşapla çivilemişler, kapatmışlar. Konaklama üniteleri var, gerçekten çok güzel ama onlar da bırakılmış. Onların tamamını revize ettik, toparladık; şu an konaklamaya uygun duruma geliyor. İçindeki eşyaları alıyoruz. Artık orası bizim gelen misafirlerimizi ağırlayacağımız, Aktopraklık'ta özel bir çalışma yapmak isteyenlerin de kalabileceği bir ortamı sağlamış olacağız. Müzeyi de oluşturacağız. 8.500 yıllık tarihi olan yerden bahsediyoruz. Biz buralara sahip çıkmazsak, bu ören yerini haline getirmezsek, gelen turistlerin uğrak noktası haline getirmezsek, o zaman Bursa'da turistleri nasıl tutacağız?.
Biz Bursa'yı tanıtamıyoruz. Gölyazı, Aktopraklık, Misi, Hüdavendigar, Çekirge, Hanlar Bölgesi, Ulu Cami, Yeşil Türbe, Yıldırım'daki külliye, Cumalıkızık Köyü, Kızıklar, İnegöl'de köfte ya da oradaki kaplıcalar, Yenişehir'de Osmanlı'nın tarihi yapıları, Osmanlı'nın kuruluşunun ilk okunduğu cami, İznik, Orhangazi, Keramet Kaplıcaları, Gedelek Turşusu... Bunlar hem gastronomi yolu hem de kültür yolu. Gemlik'e geçin, zeytini ve tarihi yapıları görün. Umurbey'de, Mudanya'ya geçin, Trilye'ye, Karacabey'de longoz ormanlarında bitirin. En az 4-5 gün ayırmanız lazım Bursa'ya.
Turist geliyor, Ulu Cami'yi gösteriyor, çarşıya bile girmiyor. Oradan Yeşil'e gidiyor, orada 1 saat mola veriyor, sonra geriye... Bye bye Bursa. Uludağ'dan bahsetmedim bile, Uludağ apayrı bir güzelliğe sahip.
"ULUDAĞ'IN YÖNETİMİ BURSALILARA AİTTİR BURSALILAR DA OLMALIDIR"
Türkiye'nin hiçbir dağında olmayan endemik bitkiye sahip Uludağ, Ekim tarafından yönetiliyor. Hiçbir belediye işin içerisinde yok, biz sadece görsel olarak varız. Böyle bir şey olur mu? Uludağ'ın yönetimi Bursalılara aittir ve Bursalılarda olmalıdır. Hem su kaynakları alanı hem de yönetiminin Bursa'da olması gerekiyor.
Oradaki yöneticiler üç-beş yıl görev yapacak, çekip gidecekler. İçinde Bursa yok, Bursa'nın yöneticileri yok, Bursa'da yaşayacak olanlar yok. Orada Uludağ'ı kaybetmek değil, Uludağ'ı kazanmak gerekir. Çok kıymetli.
Daha yöresine hiç değinmedik. Bakın, oranın ayrı bir güzelliği var; jeotermal kaynakları var. Onları tespit etmeye çalışıyoruz şu an. Yani Bursa'yı tanımak lazım, Bursa'yı bilmek lazım. İnanın, bu değerleriyle; hem kültürel değerleriyle, hem geçmişteki değerleriyle, korunmasıyla birlikte gastronomi değerleriyle Bursa, birçok ilden çok daha fazlasına sahip, inanın buna. Bunları birlikte başaracağız, sadece bizim çabalamamız yetmez.
Hakikaten Bursa'nın değerini ancak bazı yerleri gördüğünüzde çok daha iyi anlıyorsunuz. Bursa ile ilgili birçok kitap hazırlıyor arkadaşlarımız; gastronomi ya da rotalarla ilgili değerlendirmelerimiz var. Bunları teknolojik olarak sunmaya çalışıyoruz. Ama Bursa'yı tanıtmak için yine gençliğe geleceğim: İlkokuldan başlamak üzere, ilkokul, ortaokul, lisede gençlerimize Bursa ile ilgili her bir sınıfta ayrı bir özelliğini anlatmamız gerekiyor. Zamanla işte 'Bursalılık bilinci' ve Bursa'nın değerlerinin bilinmesi daha net ortaya çıkacak.
Bursa Bellek Söyleşileri'ni hep beraber gerçekleştirdik. Bunun yanında sağlık konusunda da gençlerimize çok destekler veriyoruz, özellikle psikososyal destek mekanizmalarını kurarak gençlerimizin düştüğü bağımlılık tuzağından onları kurtarmaya çalışıyoruz. Maalesef arkadaşlar, bir yaramız da bu; bugün artık bağımlılık yaşı dokuz yaşına düşmüş durumda Bursa'da, özellikle bir ilçemizde. Bunun önüne geçmenin yolu, çocuklarımızı eğitmek, ailelerin çocuklara nasıl davranacağını öğretmek, aileleri de eğitmek ama o çocukları spora, müziğe, farklı yönlere yönlendirerek onları kazanmamız gerekiyor.
Üzülerek belirtmeliyim ki, kendimizin artan sorunlarından bir tanesi bu. Öyle hikâyeler var ki, aileyle birlikte ağlarsınız. Bakmayın, bunların birçoğu aslında dışa vurulmuyor, basınımız da duymuyor ama aile içerisinde neler yaşanıyor. Onun için bu konuya da bilmiyorum parlamentoda nasıl değerlendirilir ama bunun artık gündeme çok etkin biçimde gelmesi lazım. Kanayan bir yara, toplumsal bir olaya doğru gidiyor, iyi bir şey değil. Onları kazanmamız gerekiyor.
İş ve meslek edindirme çalışmalarımızı yapıyor ve yapmaya devam ediyoruz. Bakın, artık üniversiteden mezun olmak yetmiyor; iş bulmak için gençlerimize şunu söylüyoruz: Gelin, siz üniversitedeki herhangi bir branşta mezun olmuş olabilirsiniz, gelin sizi biz farklı bir alanda geliştirelim, eğitelim. Bir mesleğiniz olsun; illa diploma aldığınız o meslek değil, sizin yaşamınızı idame ettirecek ve severek yapacağınız farklı bir alanda eğitim verelim diyoruz. Ve bu konuda yoğun bir şekilde çalışmalarımız devam ediyor, artırarak da devam edeceğiz. Bu önemsediğimiz bir şey. Sadece Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak 1 buçuk yılda 85.000 civarında gencimiz iş için başvurmuş durumda, sayı değişmediyse.
"BURSA'NIN İŞSİZLİK KONUSUNDA DİĞER İLLERDEN DAHA ÇOK YUKARIDA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"
Yaşanan ekonomik sıkıntılardan dolayı Bursa'nın işsizlik konusunda diğer illerden çok daha yukarıda olduğunu düşünüyorum. Gün geçmiyor ki bir fabrikanın daha kapatıldığını duymayalım. İnegöl, ilçelerimiz içerisinde en düşük işsizlik oranına sahip iken, bugün İnegöl'de bile işsizlik çok yükseldi; çünkü oradaki bazı tekstil fabrikaları maalesef ülkeyi terk ediyor, İnegöl'ü terk ediyor ve başka yere gidiyor.
İhracat azaldığı için birçok işçi çıkarılıyor ve bunların yansımaları her ay daha da kötü bir şekilde artarak devam ediyor. Burada tabii ki devletin politikası ayrı bir konu, ama bizim yapacağımız en azından "Üniversite eğitimi aldım ama iş bulamıyorum" diyen insanlara destek olmak. Birçok gencimiz AVM'lerde ya da marketlerde kasiyer olarak çalışıyor. Farkında mısınız, belki farklı yönde çok daha başarılı olacak, çok daha iyi hizmet verecek.
Gençlerimizi iş ve meslek edindirme derdimiz var; farklı yönde, istedikleri yönde ve bunu da yine işbirlikleri ile hem Uludağ Üniversitesi hem Teknik Üniversite ile yapacağımız işbirlikleriyle bu gençlerimizi geleceğe hazırlamak zorundayız, hazırlıyoruz da.
Bir taraftan da YKS kursları ile ilgili hem destek veriyoruz hem de öğrencilerimizi geleceğe hazırlıyoruz. Gençlerimize Türkiye'de bizden başka böyle bir destek yok. En ucuz ulaşım desteğini veren belediyeyiz; ücretin %25'ini ödeyerek bir yerden bir yere gidiyorlar. Bunun için bu uygulamayı yaptık. Gençlerimiz sosyalleşsin, daha ekonomik gitsin diye biz belediye olarak bunu finanse ediyoruz ve etmeye devam edeceğiz. Çünkü gençlerimizin gelecek kaygılarını azaltmak bizim sorumluluğumuz olmalı; hepimizin. Ama maalesef şu anda gençlerimizin öyle bir derdi, öyle bir sorunu var.
Tabii, bir taraftan da Bursa'nın gençlerle ilgili dijitalleşme sürecinden bahsettik. Bu anlamda Büyükşehir Belediyesi, dünyada ilk yedi şehir arasına girdi.
Ücretsiz internetle ilgili de birçok çalışmamız devam ediyor.
27 Ekim'de gerçekleştireceğimiz yazılım maratonunda da gençlerimizi bir araya getireceğiz. Burada akıllı ulaşım, çevre, tarım gibi alanlarda yenilikçi projelerin ortaya çıkmasına da imkan sağlamış olacağız.
Bursa Kent Konseyi'miz gençlik çalışmalarına da çok önemli imzalar atıyor 17 ilçedeki gençlerle bir araya geliyor tüm gençlerimize ulaşmak zorundayız bir çok alanda o gençlerde yine kent konseyiz meclisi buluşuyor çeşitli projele beraber yapıyorlar ve sosyal anlamda birbirlerine kaynaştıkları gibi kültürel ve demokratik yaşamla ilgili de katkılar sağlıyorlar bunu da tartışarak elde ediyorlar.
Gençlerimize yatırım yapmak en temel görevimiz.
11 Eylül Bursa'nın Kurtuluşu'nu büyük bir gururla andık. Başta Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere tüm kahramanlarımızı saygı ve minnetle yâd ettik. 30 Ağustos Zafer Bayramımızı yine coşkuyla kutladık. Bursa'da 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle tüm insanlık için huzurlu ve güvenli bir gelecek dileğimizi tekrar ettik ve bunu talep ettik. Kentimizi derinden sarsan yangınlar ne yazık ki kayıplar yaşattı bize. Sadece ağaçlar yanmadı orada bulunan canlıları düşünün. Milyonlarca canlı yok oldu o alanlarda. Yaklaşık 10.000 futbol sahası büyüklüğünde alanımızı kaybettik. Bursa'da en son iki gün önce de bildiğiniz Karacabey'de de yangın bunlar insan eliyle insanın hatasıyla gerçekleşen yangınlar. Hep söyledik yakmaya devam ediyorlar. Sigara atmayın diyoruz atılıyor, cam şişe atmayın, plastik şişe doğaya atmayın bırakmayın diyoruz. Maaalesef gittiğimiz yerlerde var bakın bir ay kadar önce Nilüfer Çayı'nda bir proje başlatmıştı temizleme ile ilgili neler çıktı görmeliydiniz. İnsanoğluna yakışır m?.
O atıkları bir görseniz insanlığınızdan utanırsınız biz mi yapıyoruz dersiniz.
Hiç mi vicdan yok hiç mi doğaya saygı yok. İnsanlarda bunun da eğitimle açılacağına inanıyorum. Ama aile okul eğitimi çocuklar çok daha duyarlı beş yaşındaki yedi yaşındaki çocuklar çok daha duyarlı.
Niye doğaya bu kadar hakaret ediyoruz biz gerçekten. O manzara benim tüylerimi ürpertti. Bu konunun mutlak çözümlenmesi lazım ceza ise ceza başka bir şey midir bilmiyorum ama eğitimle başlaması lazım. İşte o nesil 12. sınıfa kadar iyi bir çevre eğitimi alırsa inanın bana bunlar doğayı kirletmezler.
Diğer taraftan tabii, 2025-2026 eğitim öğretim yılı başladı. Okullarımızda da, gençlerimizin bulunduğu alanların temiz olması için destekler yaptık. Bu süreç içerisinde onarımlarla birlikte, diğer taraftan da Büyükşehir Belediyesi olarak yatırımlarımız da devam ediyor. Görükle depo sahasında, raylı sistem için kapasite artışı sağladık, inşaatı başladı. En önemli şey, birazdan da BUSKİ'den bahsedeceğiz, orada da anlatacağım ama bypass hattını yaparak büyük bir sıkıntıyı bertaraf ettik diye düşünüyoruz.
Hem imalat anlamında etkinliklerimiz devam edecek. Birçok ilçemizde hizmetlerimiz, asfalt yol... Onlardan bahsetmiyorum, onlar hep yaptığımız işler. Ama şunu belirtmek istiyorum: T1 ve T2 tramvay hattını birlikte çalıştıralım projesi oluşturduk. Terminalden gelen hattı tamamen Heykel'e kadar gidecek ve dönecek şekilde planlamamız oldu. Deneme çalışmalarını yaptık, ancak hat üzerinde iyileştirmeler yapmamız lazım.
BursaRay hattının da tekrar rehabilitasyonunu yapıyoruz. Uzun yıllardır yapılmayan işleri de üstlenerek bunları yapmaya çalışıyoruz. Tabii maliyetleri çok yüksek, ayrı mesele. Bu hattı da terminale kadar, terminalden çıkıp Heykel'e ve diğer alanlara ulaşacak düzeyde bir ulaşım sistemine entegre etmiş olacağız. Böylelikle, birbirleriyle iletişim kuran bir sisteme dönüştürme çalışmalarımız devam ediyor.
Yollarla ilgili talepler geliyor. Birçok ilçemizde yüzlerce kilometre yolu, bazılarını sıcak asfalt, bazılarını soğuk asfalt ile yeniledik. Yeni genişletme çalışmalarıyla epey bir sorunu çözmüş olduk. Kent içinde de Bademli Kavşağı'ndaki çalışmamız başladı, üç ay içerisinde tamamlamayı hedefliyoruz. Süre biraz uzundu ama müteahhitten rica ettik, geri çektireceğiz. Yan yol çalışmalarımız bir taraftan devam ediyor. Yeni açılacak olan hastanenin trafiğini şimdiden düşünüyor arkadaşlarımız. Oradan direkt Yakın Çevre Yolu'na ulaşımı düşünmek zorundayız, çalışmalar yapılıyor. Trafiğin sıkışan noktalarında müdahalelerimiz devam ediyor.
Otoparklarımızı artırmaya, hem de diğer alandaki testlerimizi artırarak devam ediyoruz. Ama trafik önemli. Trafikte hâlâ şehir içine girişlerde üç kişilik araç yoğunluğunu sağlayamadık. Cuma günüydü, bir gözlemle sayım yaptım. İnanın bana, geçen özel araçlardan bahsediyorum, on aracın sadece bir tanesinde iki kişi vardı, diğerleri tek kişiydi, sadece şoför. Bu kültürü değiştirmemiz lazım. Bunu değiştirdiğimiz takdirde, kent merkezine olan alternatif yollar da -- hepsi düşünülüyor.
Ulaşımla ilgili kendi kültürümüzü de değiştirmek zorundayız. Bizim çalışmalarımız devam ediyor ama bunu sağlarsak biraz daha nefes alacağız. Yapacağımız yatırımlarla -- ki planlama şart -- arkadaşlarımızın özel bir çalışması var. Ulaşım master planı ile ilgili özel bir çalışma yapılıyor. Nazım İmar Planı'na ve 100.000'lik plana uyumları revize ediliyor. Bu planlarla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor.
Depremle ilgili projelerimiz de devam ediyor. Türkiye'de ilk kez fabrikalar da, yani sanayinin de bu değerlendirme kapsamına alınmasıyla, depreme karşı güvenli yapılar sağlanmış oldu. Hep konutları düşünüyoruz biz ama sanayiyi, o yapıları düşünmüyoruz. 60'larda, 70'lerde yapılan binalar 50-55 senelik. O yapılar, o günkü standartlarla, şartlarla, yönetmeliklerle yapıldı. Bugün ne durumda? Bunların da mutlaka test edilmesi ve güçlendirilmesi gerekiyorsa güçlendirilmesi ya da depreme dayanıklı hale getirilmesi gerekiyor.
"KURAKLIK VAR"
BUSKİ'ye gelelim. Yaşanan kuraklık var biliyorsunuz %50'si Doğancı ve Nilüfer sağlanıyor.
Yeraltı sularımızın 250 metreye indiğini söylemek istiyorum. Bu, aslında Bursa Ovası'nın da ne kadar kuraklık yaşadığının göstergesi. Derin su kuyularımızı sürekli yeniliyoruz. Bunlar çöküyor, tekrar ihale yapıyoruz, yeniden yakınına bir tane daha yapıyoruz ki su ile ilgili sıkıntı yaşamayalım.
Nilüfer Barajı şu an sıfır, ama Çınarcık %50 seviyesinde. Yani 75 milyon metreküp civarında su var demek oluyor. Ortalama doluluk oranımız ise 3.3. Hem Doğancı hem Nilüfer'i düşündüğümüzde, Bursa'nın günlük su tüketimi 525.000 metreküptür arkadaşlar, oldukça fazla. Tabii ben fiyata bir şey demeyeceğim, şu anda biz 30 büyükşehir arasında 23-24. sıralardayız ama maliyetimiz çok yukarıda, 85 TL'ye yükseldi.
Dünyadaki kuraklık haritalarını incelediğimizde, Türkiye çölleşecek olan ilk ülkelerden bir tanesi. Bunu 2010 yılından beri biliyoruz. Biz kalite yönetim sistemi uyguladığımız için, İstanbul'daki CALDER'in toplantılarında 2010 yılında Amerikalı bir bilim insanı, 1940'lı yıllardan itibaren Türkiye'nin çölleşecek olan haritasını bize gösterdi. 'Tedbirlerinizi şimdiden alın' dedi. 2025'e geldik, ne yaptık? Etkin tedbir aldık mı? Yok. Onun için, bilimsel anlamda belli: nereye gittiğimiz belli. Yine son zamanlarda Dünya Meteoroloji Örgütü'nün açıklamaları var, paylaşıyoruz. Dünyanın ısısının, 2050'de beklenen seviyeye 2025'te ulaştığını söylediler.
Başka bir dert daha var. Örneğin kıyılarda, Marmara ile ilgili basında da çıktı: 1.600.000 insanı etkileyecek bir durumdan bahsedildi. Hep deprem, sel felaketi diyoruz ama bir taraftan da deniz seviyesinin yükselmesiyle birlikte oluşacak bir felaket de var. Peki bunlarla ilgili ne yapıyoruz? Şimdiden hazırlık yapmak zorundayız. Deniz seviyesinin, önümüzdeki süreçte 1 metreyi geçen bir miktarda artacağı söyleniyor. Bunu bilim insanları söylüyor. Demek ki bizler, yerel yöneticiler olarak bu konularda ne yapmamız gerekiyorsa... Tabii sadece yöneticilere bırakılmaz; bakanlık da bu işin içinde olmalı. Çünkü bu işlerin maliyetlerini yerel yönetimler kaldıramaz. Bakanlık olarak şimdiden tedbirimizi almak zorundayız o alanlarda. Aksi takdirde, olduğu gibi kaybedeceğiz.
Hem deniz hem de barajlarımızla ilgili olan çalışmaları değerlendiriyoruz. Deniz suyunun arıtılması programımızda var. Bunu yapabilir miyiz, ne kadara mal olur; bunun araştırmaları devam ediyor. Diğer taraftan da Çınarcık Barajı'nın biz Dobruca Tesisleri'ne, Doğancı Barajı'ndan suyu alıyoruz.
Nilüfer ve Doğancı Barajı'ndan gelecek olan su bizim için çok önemli. Biz, Çınarcık'tan bir bypass hattıyla, direkt olarak tünelle o suyu Doğancı Barajı'na aktarabilirsek, o zaman günlük 500.000 metreküp arıtma tesisini çalıştırabilecek duruma geliyoruz. Aksi takdirde, yine Çınarcık Barajı'ndaki yakınında yapmış olduğumuz arıtma tesisi, günlük 300.000 metreküple sınırlı kalırız. Yarın havza dar; hem Nilüfer'in hem Doğancı'nın dar olduğu için su birikme olanağı olmayabilir. Daha fazla kuraklık olacağı söyleniyor.
"HAZIRLIKLI OLMAK ZORUNDAYIZ"
Biz buna hazırlıklı olmak zorundayız. Yarın eğer Nilüfer ve Doğancı Barajı'nda birikim sağlanamazsa, Çınarcık Barajı'nda yapmış olduğumuz tünele çok ihtiyaç duyulacak. Çünkü oradaki suyu biz oraya almalıyız.
Dedi ki, Çınarcık Barajı'ndaki suyun tamamını biz içme suyu olarak değerlendirmek istiyoruz. Orada bir HES tesisi de var. O tesisin de biz bir bypass hattı yaptık, ama maalesef o HES tesisi isale hattına zarar verdi, arkadaşlar.
Bizim borularımız üç kez patladı, tekrar revize etmek zorunda kaldık. Sebebi, oradaki HES tesisinin yetkililerinin, en pahalı günün, devlete satacakları enerjinin en pahalı olduğu saatlerde suyu anormal çekmeleri. Hidrolik bir sistem oluşuyor orada ve bizim hatlarımıza zarar verdiler. Bunu ikaz ettik, kabul etmediler. Sonra DSİ Bölge Müdürümüze teşekkür ediyorum; o bölgeye girdi ve çözümlendi. Öncelik su ihtiyacı giderilecek dendi, öyle durdurduk.
Onlar bunu biliyorlar mı? Biliyorlar. Normal çekseler hiçbir sorun yok ama çok fazla çekiyorlar. Devlete satacakları en pahalı saatte hidrolik sistemde bizim isale hatlarımız zarar görüyor. Buna kimsenin hakkı yok, o firmanın da buna hakkı yok. Biz enerji üretmesini demiyoruz ama enerji üretirken de kurallara uysun diyoruz.
Biz buradaki 150 milyon metreküpün 105 milyon metreküpünü kullanacak durumdayız. Gerisi, 40 milyon metreküp civarında, başka amaçlarla kullanılabilir. 105 milyon metreküpü kullanmak durumundayız. DSİ'ye bunu bildirdik, herhangi bir sıkıntı da yok. Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN BOZBEY, SU KRİZİNE KARŞI ACİL EYLEM PLANINI PAYLAŞTI
Bursa'da su tartışmasını ortadan kaldırmak için o tüneli de arkadaşlarımız üzerinde yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Biraz maliyetli ama bunu çözebilecek kapasitedeyiz. O tüneli bilimsel anlamda ortaya koyduktan sonra, biz Doğancı Barajı'na o suyu almış olacağız. Su sorunu uzun süre yaşanmayacak hale gelecek.
Bugün yağmur yağdı aman Allah dedi mutlu günüme uyandım inşallah yağmurlar devam eder.
Bypass hattı bize 300 milyon TL'ye mal oldu. Eğer biz bunu yapmasaydık, aybaşından itibaren su kesmeye başlayacaktık. Ama hâlen daha, bakın, Bursa'da su kesintisi yapılmıyor. Bursalılardan bir tek tasarruf istedik ve ettiler. Her bir Bursalıya teşekkür ediyorum.
Daha az su kullanımı, daha az su tüketimi için özellikle okullarımızda çalışmalar yaptık. Kayıpların çok daha fazla olduğunu gördük.
7051 tane tasarruflu muslukların maliyetini biz karşıladık. Okullar ve devlet dairelerinde daha tasarruflu su kullanımının geri dönüşlerini almaktayız.
Muslukları taktığımız aletle birlikte tasarrufu beşte bire düşürüyor. Bizler en azından o alanlarda su tüketimini azaltmış oluyoruz.
Yapmış olduğumuz çalışmalar tamamen Bursa'daki altyapı çalışmalarına yöneliktir. Hem kayıp-kaçak oranlarını aşağı indirerek, ilçelerimizdeki sorunları çözüyoruz. Özellikle İnegöl'de %55-60'a dayanan anormal kayıp-kaçak oranı vardı. Oradaki çalışmalarımız sonucunda bu oranları düşürdük. İnegöl'e de hep söylüyorum, asbestli borulardan kurtardık ve toparladık.
"BİZDE O CESARET VAR"
Bu tür yerlerde altyapıyı yapmak cesaret ister, bizde o cesaret var. Oradaki vatandaşlarımızı düşünmek zorundayız; asbestli borulardan su içmemeleri lazım ama yıllarca göz yummuşlar. Biz yaptık, çözdük. Şikayetler de vardı, onları da giderdik. Neticede şu anda oradaki sorun en aza indi. Ancak Bursa'daki su sorunu da bypass hattıyla beraber önlenmiş oldu; yoksa 1 Eylül'de su kesintilerine başlamak durumunda kalacaktık.
Bazen de üzülüyorum, niye mecliste bir arkadaşımız bizim bypass hattından gelen suyla ilgili arsenikten bahsetmiş. Mecliste ben yoktum. Bakın, bir kent yöneticisi bu tür şeyleri sorup araştırmadan söylememeli. Bunlar insan hayatını ilgilendiren konular. Üstelik gelen suyun, keşke açılışa gelseler de görseler, bypass hattındaki su olduğu gibi aynı yere geliyor, yani Doğancı Barajı'ndan gelen suyun geldiği yere. Orada yeniden arıtılıyor ki, Bursa'da geçen yıl aldığımız karara göre Dünya Sağlık Örgütü'nün kriterlerine uygun arıtma işlemlerini yapıyoruz.
"BURSA'DA SU ÇEŞMEDEN İÇİLİR DEDİK BEN ÇEŞMEDEN İÇİYORUM!"
Dedim ki, o işlemlerden sonra makinelerini aldık, bütün ekipmanları ona göre dizayn ettik ve Bursa'da su çeşmeden içilir dedik. Ben çeşmeden içiyorum.
Doğancı ve Nilüfer barajlarında 2022'de 25.93, 2024'te 22.1, 2025'te ise 2.55 metreküp anormal bir düşüş var. Bu, iklimin getirdiği bir sonuç, anormal bir düşüştür. Onun için tedbirlerimizi almamız lazım alıyoruz da.
Yağış verilerine baktığımızda son 4 -5 yılı ele aldığımızda sürekli düşüş devam etmiş durumdur.
Su kesintisi yapılmazsa, acil eylem planı kapsamında yarından itibaren altı günlük suyumuz kalıyor. Yağmurun etkisi azaldı; normalde duruyor. Her gün özellikle Doğancı Barajı'nda kullanım suyuna göre 25 santim düşüyoruz. Her gün 25 santim su gelirse baraj stabil durumda olacak. Eğer 1 metre su gelirse, suyun kalma süresi daha da artacak. Ekim ayına giriyoruz ancak ne olacağını bilmiyoruz. Her ihtimali göz önünde bulundurarak çözüm bulmak zorundayız. Su kesintisi yapılacaksa da, biz kamuoyuna hem bilgilerini veririz hem de nasıl yapılacağını paylaşırız, sizlerle birlikte duyurmuş oluruz. Zorunluluk var mı? Şu anda yağmur etkin biçimde yağmazsa suyun bitme olasılığı kuvvetli görünüyor ama yağmurlar devam ederse elbette ki gerek kalmayacak. Dediğim gibi, eğer biz bypass hattını yapmasaydık, çok daha vahim bir sonuçla karşı karşıya kalacaktık. O hat bizim için kurtarıcı pozisyonda.
BUSKİ'NİN BORÇ VERİLERİ
Bursa Büyükşehir'in borçlarında önemli bir azalma var, şirket borçları ise hemen hemen aynı. Onu da çözüm önerilerimizi uygulayarak çözeceğiz. BUSKİ'ye baktığımızda ise çarpıcı bir artış var: 11,8 milyardan 22,5 milyara çıktı. Geçen sene kasım ayında mecliste konuyu gündeme getirdiğimizde dedim ki, önümüzdeki yıl böyle giderse borç 25 milyara çıkacak. Ben müneccim değilim, bu borcun bu kadar yükselmesi benim de isteğim değil. Ancak daha önceki yıllarda yapılan ihalelerin, projelerin doğru ya da yanlışlarının getirdiği bir sonuç olarak söylemiştim bunu. Daha önümüzde üç ay var, büyük ihtimalle o 25 milyarı bulacak gibi görünüyor. BUSKİ'nin durumu bu. Yani şu anda Büyükşehir Belediyesi finanse ediyor, zorunda kalıyor. Bir taraftan Büyükşehir Belediyesi Burulaş'ı, diğer taraftan BUSKİ'yi finanse ediyor. On sene önce Büyükşehir Belediyesi, BUSKİ'den borç alıyordu.
Şimdi geldiğimiz nokta bu arkadaşlar, iyi düşünmek zorundayız. BUSKİ bizim kurumumuz, Bursalıların kurumu. Bu kurumun sürdürülebilir olması lazım. Bir taraftan yatırım yapacak, susuzluk var, kuraklığın etkisi çok büyük. O zaman yeni kaynaklar bulmamız, su kaynakları oluşturmamız, suyu temin edeceğimiz alanlar bulmamız ve oralara yatırım yapmamız gerekiyor. Ama diğer taraftan mali kaynak zayıf.
BUSKİ'nin sürdürülebilirliğine, ayakta kalmasına ve yeni yatırımları yapabilmesine olanak sağlaması lazım, başka türlü mümkün değil.
Çağrımız üzerine, iş dünyası ile yapılan toplantılarda ve diğer alanlarda hep şunu söyledik: Gelin verginizi Bursa'da yatırın. Bursa'nın havasını, suyunu kullanıyorsunuz, Bursa'ya yatırın dedik. O insanlara teşekkür ediyorum.
Bursa'nın vergi geliri arttı, bunu bilin. Bunun yanında, yine gümrük müşavirlerine ve ithalat yapan şirketlere de bir teşekkürüm var. Daha önceki yıllarda hemen hemen hiçbir katkıları yokken, 1 buçuk yıl önce başladığımız çalışmalar neticesinde, gümrük müşavirlerinin de etkisiyle ithalattan gelen payımız iki misline yakın arttı.
Bursamız için gece gündüz çalışmaya, hizmetlerimizi kararlılıkla hayata geçirmeye devam edeceğiz. Tek önceliğimiz, hemşerilerimizin beklentilerini karşılamak ve Bursa'ya en iyi şekilde hizmet etmektir. Kısır tartışmalara girmeden, ortak akıl ve birliktelikle yolumuza devam edeceğiz."
SORU CEVAP
Başkan Bozbey, Başka Gazete Genel Yayın Yönetmeni Yaman Kaya'nın "Ben siyasi bir soru sormak istiyorum. Tabii, Cumhuriyet Halk Partisi'ne şu an bir kongreler süreci yaşanıyor. Hafta sonu hem Osmangazi'deydiniz, dün de Nilüfer'deydik. Orada bazen dedikodular oluyor, dediniz aslında örgüte yönelik bazı mesajlar verdiniz. Bu sorunların menşei içerideymiş, dediniz. Ben bunu not aldım. Özellikle kamuoyu önündeyken bu konuda bir değerlendirme almak isterim." sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"Cumhuriyet Halk Partisi'nde kongre süreci başlatıldı, kurultay sürecine yönelik elbette. Hazır hatırlatılmışken, olağanüstü kurultayda seçilen genel başkanımızı kutluyorum. Esas şimdi süreç devam ediyor. 17 ilçenin dördü kaldı, 13 tamamlandı. İlçe başkanlık seçiminde mahalle delegeleri ile başlayan süreç devam edecek ve il başkanlığı kongresi ile sona erecek. Birçok toplantıya katılamadık; hem burada olmamamdan hem de yoğunluktan kaynaklı. Özellikle son hafta sonu festivalimiz vardı, gastronomi festivali. Dolayısıyla yurt dışından misafirlerimiz vardı. Sadece Osmangazi ve Nilüfer'e katıldım, ancak Yıldırım'a katılamadım. Çıkıp alana gelmiştim, bundan dolayı katılamadım. Çeşitli dedikodular oluyor ama maalesef bunların menşeinin bizim içimizden olduğunu tespit ettik. Bunlar doğru şeyler değil. Neticede biz mesafeli davranıyoruz çünkü siyasetçi kendi siyasetini yapacak, bizim yaptığımız işleri anlatacak; yanlış yapıyorsak da gelecek bizlerle gelip bu konularla ilgili bizi uyaracak. Ama bu süreci biz siyasetle yönetim arasında sağlıyoruz. İl ile birlikte de bunu sağlamış durumdayız. Diğer ilçelerimizle de görüşüyoruz, belediye başkanlarımızla da her ay toplantı yapıyoruz. Diğer 17 ilçe başkanımızla da toplantı yapıyoruz. Biz kimseyi ötekileştirmeden, nerede ihtiyaç varsa ona göre planlama yapıyoruz. Bazen siyaseten yorulmuyor değiliz, yoruluyoruz ama hizmet olarak yoruluyoruz. Bunları da geçeceğiz, kırgınlıklar da geçecektir. Bu anlamda bir mesajdı benimkisi."
"Bursa'da su kesintisi olacak mı, olacaksa ne tarih planlaması yapıldı mı?" sorusuna ise Başkan Bozbey, "Bizim yaklaşık iki aydır üzerinde konuştuğumuz konular bunlar. Biz 1 Eylül'de dedik ki Çınarcık Barajı'nın suyunu Doburca'ya ulaştıracağız. 1 Eylül'de vana açtık, bunu yaptık, başardık tarihi tarihine. Çeşitli yine su kaynaklarımızı değerlendirelim diye çalışmalarımız aynı şekilde devam ediyor. Su kuyusu açmaya devam ediyoruz, amacımız belli: Bursalıları susuz bırakmamak. Eğer kuraklık böyle devam ederse, yağmur yağmazsa elbette ki bazı durumları da göz önüne almamız lazım. Kesilecekse belli aralıklı kesintilerle yaşanabilir ama biz bunu demiyoruz ki şu gün başlayacak, bildireceğim; yağmurların durumuna göre bu belirlenecek. Şunu belirtmek istiyorum: Bugüne kadar kurumda çalışan 14.000-15.000 civarında çalışan var. Her bir çalışan, mesai arkadaşımız, hizmet yolunda beraber yürüdüğümüz arkadaşımızdır. Bunların içerisinde art niyetli olanlar var mı? Olabiliyor. Ama kalkıp bunu oradan alıp fotoğraf çekip medyaya servis edecek o arkadaşımızın da bugün de dahil olmak üzere bütün o koruma ne kadar haksızlık yaptığını, ne kadar saygısızlık yaptığını, o arkadaşlarının emeğini yok saydığını belirtmek istiyorum. O arkadaşımızın 1 saat dahi bu kurumdan bir bedel almasını zul kabul ediyorum. Yönetici olarak böyle bir şey olamaz. Biz tasarrufa yönlendiriyoruz. Siz bunu yaparak telaş başlatıp daha fazla su kullanımı olmasına neden oluyorsunuz. Böyle çalışana ben yol arkadaşı diyemem. Bu tespiti yapılacak, gereği de yapılacak. Kuruma aidiyet duymayanın, çoluk çocuğuna kurumdan aldığı parayla götürdüğü o ekmeğin hayrı olur mu? Size soruyorum. Yazıklar olsun. Umuyorum bir daha böyle bir çalışanımızla karşılaşmayız. Doğru değil, kim olursa olsun.Biz bugün var yarın yokuz seçilmiş insanlarız ama siz burada yıllarca emekli oluncaya kadar çalışacaksınız. Çoluk çocuğunuzu geçindireceksiniz yazıktır günahtır. En büyük haksızlığı arkadaşlarına yaptı çevresine yaptı kuruma yaptı. Bir ya da iki bilmiyorum kaç kişi olduğunu ama doğru değil bunu kabul etmemiz mümkün değil. Biz şeffafız diyoruz her şeyi paylaşıyoruz kurusuna kadar nerene ödediğimizi vereyim çünkü burası benim değil. Bu 3 milyon 300 bin Bursalının belediyesi, kurumu. Biz hesabı vermekle kendimizi mükellef hissediyoruz ve hesabı da veriyoruz.İyi niyetlilerle art niyetliler ayrılacak. Sizler zaten paylaşacaksınız. Bu yağmur da yeterli bir geri dönüş alamadık, diyeceğiz ki şu günden itibaren bu bölgelerde kesintimiz olacaktır. Bu gayet normal, bunu saklamanın bir anlamı yok. Ama bunu böyle önceden, sanki bir şey bulunmuş gibi pazarlamanın da hiçbir anlamı yok, doğru değil." dedi.
Bozbey ayrıca AK Parti'ye geçecek mi? dedikodularına bir kez daha yanıt vererek şu ifadeleri kullandı: "Biz işimize bakıyoruz. Bursa halkı seçime giderken Mustafa Bozbey'e, Cumhuriyet Halk Partisi adayı olduğunu bile bile oy verdi, bilerek oy verdi. Ben hangi birinin oyuna onun oyunu yok sayabilirim? Hatta daha sonraki toplantıda, 'Birçoğu Bozbey sana vermedim ama keşke verseydim' diyenleri de duydum. Bunlara saygıda imtina etmiyoruz. Bunun için Mustafa Bozbey'in bir kimliği var, hiç kimse merak etmesin. Bizim o insanlara sözümüz var, oy vermeyenlere de sözümüz var. Hiç kimseye ötekileştirmiyoruz. Biz Bursa'ya çağ atlatacağız."
Bozbey, "Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı olarak 6 Ekim'de Birleşmiş Milletler'de konuşmacı olacağım. Orada Bursa'yı paylaşacağım. Cenevre'ye gideceğiz, yerel anlamda bir toplantı var ve Bursa'yı temsil edeceğiz. Bugüne kadar kaç kişi böyle bir temsiliyette bulundu, demek ki Bursa'yı biz gerçekten önemsiyoruz. 3.300.000 insan önemli bizim için. Hep beraber dimdik yolumuza devam ediyoruz." sözleriyle konuşmasını tamamladı.