2025.11.19 09:03 Son Güncellenme: 2025.11.19 09:03 - SAĞLIK
Tıpta çok nadir görülen bazı vakalar, insan vücudunun diğer insanların salgılarına ve hatta suya karşı aşırı alerjik tepkiler geliştirebildiğini ortaya koydu. Uzmanlara göre bu tür reaksiyonlar, bağışıklık sisteminin karmaşık işleyişini anlamak açısından önemli ipuçları sunuyor.
Bilim dünyası, şimdiye dek yalnızca teorik düzeyde ele alınan bir durumu doğruladı. İnsan vücudu, bazı durumlarda diğer insanların biyolojik sıvılarını tehdit olarak algılayabiliyor. Bu durum, ciddi alerjik reaksiyonlara ve hatta hayati risklere yol açabiliyor.
EN BİLİNEN ÖRNEK: SEMEN ALERJİSİ
Tıpta "seminal plazma hipersensitivitesi" olarak tanımlanan semen alerjisi, nadir görülen ancak tespit edilmiş bir rahatsızlıktır. Bu alerji, semen içindeki belirli proteinlere karşı gelişen bağışıklık tepkisiyle ortaya çıkar. Reaksiyonlar hafif kaşıntıdan solunum güçlüğüne, hatta anafilaktik şoka kadar ilerleyebilir. Araştırmalara göre kadınların yaklaşık yüzde 10-12'si bu tip reaksiyonlar göstermektedir.
ERKEKLERDE DE GÖRÜLÜYOR
Uzmanlara göre erkekler de kendi semenlerine karşı alerjik tepki geliştirebiliyor. "Post-orgazmik hastalık sendromu" olarak bilinen bu durum, boşalma sonrası grip benzeri semptomlara neden olur. Bu semptomlar arasında halsizlik, kas ağrısı ve zihinsel bulanıklık yer alır. Araştırmacılar bunun bağışıklık sisteminin kendi ürettiği sıvıya karşı geliştirdiği bir otoimmün tepki olduğunu değerlendiriyor.
EN UÇ NOKTA: SU ALERJİSİ
Bilinen en nadir alerji türlerinden biri "aquagenik ürtiker" yani su alerjisidir. Bu rahatsızlıkta suyla temas eden bölgelerde kızarıklık, yanma ve kaşıntı meydana geliyor. Ter, tükürük ve gözyaşı bile reaksiyonu tetikleyebilir. Su alerjisi hastaları, günlük yaşamda banyo yapmak, yağmura yakalanmak ya da terlemek gibi en basit eylemleri dahi gerçekleştirmekte zorlanıyor.
UZMANLARDAN UYARI
Bilim insanlarına göre bu tür alerjiler tedaviye dirençlidir ve hastaların yaşam kalitesini ciddi biçimde düşürür. Antihistaminik ilaçlar bazı vakalarda kısmi rahatlama sağlasa da, kesin bir tedavi yöntemi bulunmamaktadır.